Soru soran Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Çok soru soran.
Soru soran kazanıyor.
Bu sefer soru soran çıkmadı.
Soru soran kimseye güvenme.
Bana onun hakkında soru soran ikinci kişisin.
Combinations with other parts of speech
Isimlerle kullanım
soru işareti
soruya cevap
sorular soruyorsıradaki soruseni soruyorönemli sorubir dizi soruen önemli soruben soruyorummeraktan soruyorum
Daha
Zarflarla kullanım
Daha
Fiillerle kullanım
Daha
Soru soran gözlerle Sabrina ya baktı.
Ağabeyinin ölümü hakkında soru soran bir muhabir.
Çok soru soran, çok yanıt alır.
Sana paranı direkt veriyorlar ve soru soran kimse olmuyor.
Burada soru soran işiniz bitti.
İri yarı güçlü fakat, önce vurup, sonra soru soran tiplerden.
Biraz olsun soru soran ya da yorum yapan olsa.
Biz daha çok önce boğazı kesip sonra soru soran bir Wesen türüyüz.
Bir soru soran kişi beş dakikalığına aptaldır.
Çoğu zaman yanı başında sistemli olarak birbirlerine soru soran iki kişiyi dinledi.
Bir soru soran kişi beş dakikalığına aptaldır.
Evet ve orada evrenin genişlediğini ve babanın… soru soran bir inek olduğunu öğrendim.
Bir soru soran kişi beş dakikalığına aptaldır.
Amerika Birleşik Devletlerinin her yerinde kendisine e-posta gönderen ve soru soran hayranları var.
Soru soran insanlardan hoşlanmadığını söyledin.
Yüzler oyunu bana soru soran son kişi için pek iyi bitmedi.
Soru soran ya öldürülüyor ya da korkutulup susturuluyor.
Evet ve orada evrenin genişlediğini ve babanın soru soran bir inek olduğunu öğrendim.
O gelip soru soran adamlar… bana bunu verdi.
Soru soran olursa bunun iş programında olduğunu söyleyin. Amiralin emri.
Ey Ömer, soru soran kişi kimdi, biliyor musun?
Soru soran sigortacı adam hakkında birkaç mesaj bıraktım sana.
Bizim eve gelip soru soran adamlar var ya… bunu bana verdiler.
Soru soran yıllar ve yanıt veren yıllar var” demişti bir zamanlar yazar Zora Neale Huston.
Bu yüzden soru soran kişi belki Jene ulaşmak istiyor.