YAKMIŞ ne Demek Almanca - Almanca Çeviri S

Fiil
verbrannte
yakmak
yakabilir
yakıyor
yanmak
yanar
yakabilirsiniz
yanık
yakacağız
yakar
yakalım
in Brand
ateşe verdi
yaktı
yangın
ateş içindeki

Yakmış Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Babam haçı yakmış.
Das Kreuz brennt.
Şehri yakmış olabilirler.
Vielleicht die Stadt niederbrennen.
Kendi dosyasını yakmış.
Er verbrannte die eigene Akte.
Hatta yakmış bile olabilirim.
Es vielleicht sogar rausgebrannt.
Sonra da evlerini yakmış.
Dann brannte sie das Haus ab.
Combinations with other parts of speech
Görünüşe göre küçük bir tütsü yakmış.
Hat ein Räucherstäbchen angezündet.
Duman var. Çalı yakmış olabilirler.
Vielleicht haben sie etwas Gestrüpp verbrannt.
Güneş kanatlarını yakmış.
Die Flügel von der Sonne verbrannt.
Giysileri yakmış Casitas Islahevi….
Verbrannte Kleidungsstücke, Casitas-BesserungsanstaIt.
Sonra tüm giysilerini yakmış.
Danach steckte sie ihre Kleidung in Brand.
Öz babası onu yakmış ve evlatlıktan reddetmiş.
Sein eigener Vater verbrannte und enterbte ihn.
Onları öldürüp sonra da yakmış!
Sie haben sie getötet und dann angezündet!
Peki, demek benim dosyamı yakmış. Benimki mi?
Ok, er verbrennt meine Akte.- Meine?
Uçamıyorlar bile… Güneş kanatlarını yakmış.
Die Flügel von der Sonne verbrannt.
Son sıçrama telsizi yakmış olmalı.
Der letzte Sprung muss das Funkgerät verbrannt haben.
Kitabevinden çıkıp bu fotoğrafı yakmış.
Sie kam aus der Buchhandlung und verbrannte dieses Bild.
Yakmış olduğu ev de Üvey babasına aitdi.
Das Haus, das sie niederbrannte, war das ihres Pflegevaters.
Romalılar canlı canlı yakmış.
Die Römer verbrannten ihn bei lebendigem Leibe.
Onları öldürüp yakmış, sonra da küçük lordlar olarak mı göstermiş?
Getötet, verbrannt und als die kleinen Lords präsentiert?
Senin atalarından biri onu yakmış.
Einer Ihrer Vorfahren verbrannte sie am Pfahl.
Görünüşe göre, onu yakmış, üstüne bir sıvı dökerek söndürmüş ve ardından tekrar yakmış.
Es scheint, sie verbrannte es, tauchte es in Flüssiganzünder und dann verbrannte sie es nochmal.
Gezegenin atmosferini tamamıyla yakmış olacağız.
Wir würden die gesamte Atmosphäre verbrennen.
Pennsylvaniada bir kadın çocuklarını öldürüp evini yakmış.
Irgendeine Frau hat ihre 3 Kinder erschossen und ihr Haus angesteckt.
TREBLINKA, POLONYA Ama Naziler kanıtların çoğunu yakmış ve yok etmişti.
Aber die Nazis verbrannten und zerstörten die meisten Beweise. TREBLINKA, POLEN.
Gökyüzüne bir delik açmış,güneş oradan inmiş ve her şeyi yakmış.
Er riss ein Loch in den Himmel,die Sonne blickte hindurch auf die Erde und verbrannte alles.
Aşırı ısınmış helyum göğüs kafesini parçalamış kalbini yakmış ve omurgasını zedelemiş.
Heißes HeIium zerriss die Brust, verbrannte das Herz und schmolz die wirbelsäule.
Adam kendi cinsel organını çakmak gazıyla ıslatmış ve yakmış.
Hat er seine Genitalien mit Feuerzeugbenzin übergossen und angezündet.
O bebekleri şeytana kurban etmek için yakmış.
Er verbrannte die Kinder, um sie Satan zu opfern.
Bir süre tutuklu kalmış.Oda arkadaşının ranzasını yakmış.
Verbrachte einige Zeit mit Nachsitzen,setzte das Bett seines Mitbewohners in Brand.
Odayı her ne yaktıysa onu da yakmış.
Was auch immer das Krankenhauszimmer versengte, hat auch ihn erwischt.
Sonuçlar: 62, Zaman: 0.0504
S

Yakmış eşanlamlıları

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca