YANARKEN ne Demek Almanca - Almanca Çeviri S

Fiil
brennen
yakmak
yanan
yanık
yanma
yandığını
ateş
yakar
yanalım
yakıcı
yangın
brennt
yakmak
yanan
yanık
yanma
yandığını
ateş
yakar
yanalım
yakıcı
yangın
brannte
yakmak
yanan
yanık
yanma
yandığını
ateş
yakar
yanalım
yakıcı
yangın

Yanarken Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Onu yanarken gördü.
Er sah ihn verbrennen.
Güzel köyler yanarken güzel.
Schöne Dörfer brennen schön.
Onu yanarken görmek hoşuma gitti.
Ich war froh, Hrafn brennen zu sehen.
Sürekli onları yanarken görüyorum.
Ich sehe sie immer wieder brennen.
Roma yanarken Nero keman çalıyordu.
Nero spielte Geige, als Rom brannte.
Ta ki bir gün ben lamba hâlâ yanarken uykuya dalana kadar.
Bis ich eines Tages einschlief und die Lampe noch brannte.
Hrafnı yanarken izlemek hoşuma gitti.
Ich war froh, Hrafn brennen zu sehen.
Ateşi görüyorum( oh,biliyorsun şehri yanarken gördüm)( ateş).
Ich sehe Feuer,oh du weißt, ich sah eine Stadt brennen.
Ülken yanarken sen para kazanıyorsun.
Machen Geld, während Ihr Land brennt.
Las Novias tabelasını çölün ortasında yanarken görmek istiyorum.
Ich muss das Neonschild"Las Novias in der Wüste brennen sehen.
Yanarken nasıl kokar acaba?
Wie sie wohl riecht, wenn sie brennt?
Yangınlar sık sık yanarken, büyüklükleri orta ila küçüktü.
Während Feuer häufig brannten, waren sie klein bis mittelgroß.
Ve çöpte yemek çürürken tatile gitmez. İyi Mormonlar bahçelerinde ateş yanarken.
Wenn im Garten ein Feuer brennt und Essen im Mülleimer vergammelt. Mormonen fahren kaum nach Disneyland.
Onu yanarken seyretmek zorunda kaldım.
Ich musste zusehen, wie sie verbrannte.
Ölmekten korkuyorum. Tüm şehrim yanarken burada ölmekten korkuyorum.
Ich habe Angst, hier zu sterben, während meine Stadt brennt.
Onu yanarken görmek hoşuma gitti.
Ich war froh darüber, Hrafn verbrennen zu sehen.
Hayır, dünyanın kalanı yanarken güvenle yer altındaydım.
Ich war unter der Erde in Sicherheit, während der Rest der Welt brannte.
Sen yanarken, Stefanın kalbi de yansın.
So wie du brennst, lass auch das Herz Stefans brennen..
Dokunuşları sıcaktı ve yanarken, yine de nazik ve hoş karşılandı.
Seine Berührung war heiß und brannte, dabei sanft und willkommen.
Sen yanarken, müsade et de Stefanın kalbi de yansın.
So wie du brennst, lass auch das Herz Stefans brennen..
Tamam, ikimiz de… Beyler, hâlâ yanarken onu almak zorundayız.
Okay, wir beide… Jungs, wir müssen das Bild machen, solange es brennt.
Yaşarken, yanarken, ölürken ve tekrar canlanırken.
Leben, Brennen, Sterben und Wiederauferstehen.
Bazı adamlar sadece dünya yanarken izlemek ister.( The Dark Knight).
Manche Menschen wollen die Welt einfach nur brennen sehen.- Alfred(The Dark Knight).
Burası yanarken hiçbir şey hissetmeyeceksiniz. Teşekkür ederiz.
Danke. Ihr werdet nichts spüren, wenn das alles hier verbrennt.
İyileştirdiğin o insanlar… yanarken seni izledi ve hiçbir şey yapmadı.
Die Leute, die du geheilt hast, haben zugesehen, als du verbrannt wurdest, und nichts unternommen.
Anchorı yanarken seyretmek hoşunuza gitmiştir.
Es muss Ihnen gefallen haben, Anchor brennen zu sehen.
İlk aşamada ilk ısı,yangın yanarken büyük bir cam pencereden sağlanır.
Während der ersten Phase wird die anfängliche Wärme durchein großes Glasfenster geliefert, während das Feuer brennt.
Arap Irak yanarken Kürt Irak yeniden doğuyordu.
Während der arabische Irak brannte, entstand der kurdische Irak.
Korkuyorsun, Teğmen. Gece gemiler yanarken, kendininkini kurtarabilir misin bilmek istiyorsun.
Ihr habt Angst, Lieutenant. Schiffe brennen des Nachts, Ihr wollt wissen, ob Ihr das Eure retten könnt.
Gece gemiler yanarken kendininkini kurtarabilir misin bilmek istiyorsun.
Schiffe brennen des Nachts, Ihr wollt wissen, ob Ihr das Eure retten könnt.
Sonuçlar: 66, Zaman: 0.0237
S

Yanarken eşanlamlıları

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca