Yoğun Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
Tam yoğun saatler.
Bay Tabir bu sabah oldukça yoğun.
Yoğun bir saat sonuçta.
Bence Bill yoğun bir baskı altında.
Yoğun bir gün müydü, Bayan Lane?
Combinations with other parts of speech
Gece gündüz yoğun mücadele veriyorlar.
Yoğun bir yalnızlık yaşayan genç bir adamdı.
Bu yaz çok yoğun geçecek.”.
Çok yoğun bir programım var.
Doktor Watson sizi görecek ilmi uğraşıları ile oldukça yoğun olsa da.
Ben yoğun bir 48 saat geçirdim.
Yüzyılın başlarında Doğu Afrikada Svahili dilini standartlaştırmak için yoğun çaba harcandı.
Bana da çok yoğun olduklarını söylediler.
Yoğun gün sonrasında sıcacık bir duş.
O gün çok yoğun bir programı vardı.
Yoğun ilginiz için teşekkür ederiz, başvurular kapanmıştır!
Bu konularda dünyada yoğun bir tartışma yaşanmaktadır.
Yoğun ve stres dolu bir iş gününden sonra eve geldiniz.
Örneğin, iş yerinde yoğun bir gün geçirdiğinizi düşünelim.
Bu yoğun rekabet, yağmur ormanlarını uzmanların yaşam alanları yapmıştır.
Kütüphanedeki konuklar arasında yoğun duygu durumu açığa vurdu ama yine de yabancılar işte.
Yoğun bir günün ardından koltuğunuza oturarak dinlenmek gibisi yoktur.
Gibbs çok yoğun olduğu için bizi yolladı.
Gerekirse, yoğun trafikte veya tehlikeli hava koşullarında aramayı bekletin.
Semadirek teki yangın, yoğun çabalar sonucunda sabaha karşı kontrol altına alınabildi.
Balinin yoğun sezon özellikle haziran ve ağustos ayları arasında, yaz aylarında.
Evet, çok yoğun; ama olabildiğince çabuk gelecek.
İşinin yoğun olduğunu bu yüzden gelemediğini söyledim.
Odalardan bazıları yoğun bir günün ardından dinlenebileceğiniz oturma alanına sahiptir.
Stres günümüzün yoğun yaşam koşullarında görülen genel sağlık sorunları arasında biridir.