Yok etmez Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
Sevgi daima yaratır, asla yok etmez.
Yangın kanıtları yok etmez aksine kanıt yaratır.
Bir baba çocuklarını yok etmez.
Yine de, şiddet sadece yok etmez aynı zamanda yaratır ve şekil verir.
Allah insanın özgürlüğünü yok etmez.
Bir cesedi yakmak kanıtları yok etmez, sandığımız gibi, korur.
İlahi takdir bizim özgürlüğümüzü yok etmez.
Yakındaki dokuları yok etmez ve hastalar tarafından iyi tolere edilir.
Teslim olursa, Beck kasabayı yok etmez.
Yine de, karaciğerinizi yok etmez, bu da onu güvenli bir takviye haline getirir.
Birinin varlığı, öbürünü yok etmez.
Fakat birlikleri, bireyselliklerini yok etmez; aslında onu geliştirir, daha bireysel hale gelirler.
Pastörizasyon tüm mikropları yok etmez.
Yani, bakteriyel hücreleri yok etmez, sadece onların üremesini önler ve bağışıklık sistemi bakterilerin kendileriyle baş eder.
Hasar gören birtapınak asırlardır süren bir töreyi yok etmez.
Aşı kanser riskini azaltır fakat yok etmez.
Bu balıklar aynı zamanda termofiliktir, bitkileri yok etmez.
İlaç antiviral bir etkiye sahiptir, ancak HPVyi yok etmez.
Benzer bir etki klorheksidindir, ancak virüsleri yok etmez.
Ancak, günahın neden olduğu yaranın iyileşmesi, yara izini her zaman yok etmez.
Çok zayıf çözüm,pürülan salgıları temizler, ancak burun akıntısına neden olan bakterileri yok etmez.
Başka bir kat daha kurmadan cesedi çıkartamayız böylece bu alanıhem su basmaz hem de tüm kanıtları yok etmez.
Daha da önemlisi; cihat ya dasavaşla bağlantılı Kuran ayetleri; bağışlayıcılık, iyilik ya da sabır ile ilgili ayetlerin etkisini yok etmez.
Onu yok ettim.
Ve sayende, Kaynağı yok ettik ve Colea huzur verdik.
O dosyayı yok etmelisin Dexter.
Dosyayı yok et.
Atlantisi yok etme planı olduğu söyleniyor.
Tapınağı yok etmekle gözdağı veriyor.