What is the translation of " PROGRAMMABLE " in Turkish?

• programlanabilir
• programlanabilen

Examples of using Programmable in English and their translations into Turkish

If it's remote programmable.
Eğer uzaktan programlanabiliyorsa.

Programmable and erasable.
Programlanabiliyor ve silinebiliyorlardı.

Remember that programmable turtle?
Programlanabilen kaplumbağayı hatırlıyor musunuz?

Programmable, expendable, effective.
Programlanabilir, harcanabilir, etkili.

Yeah, no, no, I know. This is programmable matter.
Programlanabilir madde. Hayır. Biliyorum. Evet.

Programmable, expendable and they work.
Programlanabilir, harcanabilir, etkili.

You tellin' me this system makes it programmable?
Bu sistemin onu yeniden programlayabileceğini mi söylüyorsunuz bana?

In-system programmable and re-programmable.
Tekrar ve set sistemiyle sağlanabilmektedir.

We found Myklon Red in Vogel's blood, combined with programmable DNA.
Vogelin kanında programlanabilir DNAlarla birleşmiş Myklon Red izleri buldum.

This is programmable matter. Yeah, no, no, I know.
Programlanabilir madde. Hayır. Biliyorum. Evet.

That's a Siemens S7-400 PLC, programmable logic controller.
Bu bir Siemens S7-400 PLC, Programlanabilir Mantık Kontrolörü PMK.

Programmable API to work with other applications.
Diğer uygulamalarla çalışmak için programlanabilir API.

The dance floor, fully programmable LED ester and black glass.
Dans pisti tamamen programlanabilir LED ester ve siyah cam.

According to the manager, they were transporting vials of single-strand synthetic, programmable DNA.
Müdüre göre, tek yollu yapay içeren şişeler taşıyorlarmış, programlanabilir DNAlar yani.

Microscopic, programmable, self-replicating machines.
Microskopik, programlanabilir, kendini çoğaltabilen makineler.

It was a direct predecessor to the Colossus, the world's first programmable digital electronic computer.
Bir diğer geliştirilen ürün Dünyanın ilk progamlanabilen dijital bilgisayarı Colossusdu.

And a synchronized, programmable, glow-in-the-dark watch, set to greenwich time.
Senkronize, programlanabilir, Greenwich saatine ayarlı, saniyenin on binde biri hassasiyetinde, karanlıkta parlayan bir saat.

Stuxnet was targeting a very specific hardware device, something called a plc or a programmable logic controller.
STUXnet belli bir donanım aletini hedefliyordu, PLC adında ya da'' Programlanabilir Mantıksal Denetleyici'' adında.

And so, of course, with lots of programmable computers and robots around this is an easy thing to picture.
Ve tabi, etrafta bir çok programlanabilen bilgisayar ve robot varken, bu hayal edilmesi kolay bir şey.

Consequently, within these engineering disciplines, a system generally refers to a programmable hardware machine and its included program.
Dolayısıyla, mühendislik disiplinleri içindeki bu alan, bir sistemin genelde programlanabilir donanım makinesini ve onun içerdiği programı ifade eder.

Something called a PLC or a programmable logic controller. STUXnet was targeting a very specific hardware device.
STUXnet belli bir donanım aletini hedefliyordu, PLC adında ya da'' Programlanabilir Mantıksal Denetleyici'' adında.

The remaining Options installed on this machine such as Automatic Tool Presetter and Programmable Tailstock are ready to go when the Machine is energized.
Bu makinede yüklü diğer seçenekleri Otomatik araç hez ve programlanabilir Punta gibi Makine enerji gitmek hazır.

Leading programmable logic device companies Xilinx and previously Altera also make or made use of TSMC's foundry services.
Önde gelen programlanabilir mantık aygıtları şirketleri Xilinx ve Altera da TSMCnin ürünlerinden faydalanıyor.

It's designed to attack programmable logic controllers.
Programlanabilir mantık kontrolcülerine saldırmak için tasarlanmış.

And a synchronized, programmable, glow-in-the-dark watch set to Greenwich time and accurate within 1/10,000th of a second.
Senkronize, programlanabilir, Greenwich saatine ayarlı, saniyenin on binde biri hassasiyetinde, karanlıkta parlayan bir saat.

And we're dedicated to trying to develop programmable materials for the built environment.
İnşaatlar için programlanabilir malzemeler geliştirmeyi denemeye kendimizi adadık.

Our target slipped a fake panel into the programmable logic controller and placed the panel beside the six that were supposed to be there.
Hedefimiz programlanabilir akıllı kontrol cihazına sahte bir panel yerleştirmiş ve paneli orada asıl olması gereken altıncı panelin yanına yerleştirmiş.

And accurate within 1/10,000th of a second. And a synchronized, programmable, glow-in-the-dark watch set to Greenwich time.
Senkronize, programlanabilir, Greenwich saatine ayarlı, saniyenin on binde biri hassasiyetinde, karanlıkta parlayan bir saat.

In a digital circuit, an FSM may be built using a programmable logic device, a programmable logic controller, logic gates and flip flops or relays.
Sonlu durum makinaları sayısal devrelerde; programlanabilir mantık cihazı, programlanabilir mantık kontrolcüsü, mantık kapıları ve Flip-floplar veya anahtarlar kullanılarak gerçekleştirilebilir.

The emulated hardware consists of a 32-bit x86 compatible CPU, a 8259 Programmable Interrupt Controller, a 8254 Programmable Interrupt Timer, and a 16450 UART.
Emüle edilen donanım, 32 bit x86 uyumlu bir CPU, bir 8259 Programlanabilir Kesme Denetleyicisi, bir 8254 Programlanabilir Kesme Zamanlayıcısı ve bir 16450 UARTdan oluşur.