GITMEK ISTEMIYOR Meaning in English - translations and usage examples

• doesn't want to go
• wants to go to
• doesn't wanna go
• doesn't want to leave
• like going
• don't want to go
• does not want to go
• to want to go
• wants to get
• doesn't wanna leave

Examples of using Gitmek istemiyor in Turkish and their translations into English

Gitmek istemiyor. Selam.
Hey.- Doesn't wanna go.

Kimse savasa gitmek istemiyor.
No-one wants to go to war.

Gitmek istemiyor. Selam.
Doesn't wanna go. Uh, hey.

Kimse savasa gitmek istemiyor.
No one wants to go to war.

Bugün canım seninle alışverişe gitmek istemiyor.
I don't feel like going shopping with you today.

Tom gitmek istemiyor.
Tom doesn't want to leave.

Ama o senden kaçtı. Gitmek istemiyor.
She doesn't wanna go.

John gitmek istemiyor.
John doesn't want to leave.

Canım yürüyüşe gitmek istemiyor.
I don't feel like going for a walk.

Bobbi gitmek istemiyor.
Bobbi doesn't want to leave.

Sanırım artık hiç kimse Princetona gitmek istemiyor.
I guess nobody wants to go to Princeton any more.

Bak, o gitmek istemiyor, Caleb.
Look, he doesn't want to leave, Caleb.

Kelly zaten Vermonta gitmek istemiyor.
Kelly doesn't wanna go to vermont anyway.

Ama o gitmek istemiyor.- gerekiyor.
To the ER.- But she doesn't want to go.

Kimse o vadiye benden çok gitmek istemiyor.
No one wants to get to that valley more than me.

Onlar gitmek istemiyor, Biz onlari cezalandiracagiz.
If they don't want to go, we will punish them.

Kimse o vadiye benden çok gitmek istemiyor.
More than me. No one wants to get to that valley.

Seninle gitmek istemiyor'' fransızca da nasıl denir?
What's French for"She doesn't wanna go with you…?

Ve annem dışında kimse hayvanat bahçesine gitmek istemiyor.
And nobody wants to go to the zoo except Mom.

Bikinisi var ama gitmek istemiyor. Haydi gidelim!
She's in a bikini, but doesn't want to go. Come on, let's go!

Artık kimse aptal, büyük orkestralı kulüplere gitmek istemiyor.
No one wants to go to a stupid Big Band club anymore.

Eve gitmek istemiyor, burada kalmak istiyor..
Doesn't want to go home, wants to stay here.

Çünkü kimse Edgar Allan Poenun doğum yerine gitmek istemiyor.
Because nobody wants to go to the birthplace of Edgar Allan poe.

Ruth ninem gitmek istemiyor, onu yalnız bırakamam.
My Nana Ruth doesn't want to go, and I can't leave her alone.

Herkes gitmemi istiyor ama canım gitmek istemiyor.
Everyone wants me to go, but I don't feel like going.

Ali gitmek istemiyor ama belki fikrini değiştirebiliriz.
Ali doesn't want to go, but maybe we can change her mind.

Tomun canı gerçekten John ve Mary ile birlikte kampa gitmek istemiyor.
Tom didn't really feel like going camping with John and Mary.

Madem Jace gitmek istemiyor, sen niye katılmıyorsun?
Why don't you come along, Clary? Look, since Jace doesn't want to go.

Sence Georgina gitmek istemiyor ben de deli bir suçluyum.
You think Georgina doesn't wanna leave and I'm criminally insane.

Oraya gitmek istemiyorum. O da gitmek istemiyor.
I don't want to go there. He doesn't want to go either.