ONU DAVET ETMEK Meaning in English - translations and usage examples

• to invite her

Examples of using Onu davet etmek in Turkish and their translations into English

Onu davet etmek zorundaydım.
I had to invite him.

İşte bu yüzden onu davet etmek istemedim.
This is exactly why I didn't want to invite her.

Onu davet etmek zorunda kaldım.
I had to invite her.

Sana bilgi vermeden onu davet etmek istemedim.
I didn't want to invite them without informing you.

Ben onu davet etmek zorundaydım.
I had to invite him.

Bir sonraki akşam yemeği için onu davet etmek zorunda mıyız?
We will have to ask her to supper next?

Onu davet etmek zorunda mıydın?
You had to invite him.

Çünkü vitesleri Onu davet etmek zor bana el konuldu.
Because her gear has been confiscated by me. It's difficult to invite her.

Onu davet etmek zorunda değilsin.
You don't have to invite him.

İşleri aceleye getiriyorum gibi gözükebilir. Tatil için onu davet etmek.
Inviting her over for the holiday, it feels like I might be rushing things.

Ne?- Onu davet etmek istersen?
If you want to invite her…- What?

Çünkü vitesleri Durdurmak… Onu davet etmek zor bana el konuldu.
Because her gear It's difficult to invite her has been confiscated by me. Stop.

Ne?- Onu davet etmek istersen.
What?- If you want to invite her.

Çünkü vitesleri Durdurmak… Onu davet etmek zor bana el konuldu.
It's difficult to invite her Stop… because her gear has been confiscated by me.

Onu davet etmek istemiyor muydun?
Didn't you want to invite him?

Çünkü vitesleri Durdurmak… Onu davet etmek zor bana el konuldu.
Stop… has been confiscated by me. It's difficult to invite her because her gear.

Onu davet etmek zorundayım. Sorun ne?
I have to invite him. What's the problem?

Jeffin partisinden bahsederken Russell beni duydu ve ben onu davet etmek isteyip istemediğini bilmiyorum.
Russell overheard me talking about Jeff's party and I didn't know if you were planning on inviting him.

Onu davet etmek istedim. Ama nereden ulaşacağımı bilmiyordum.
I wanted to invite her, but I couldn't reach her..

Tatil için onu davet etmek. İşleri aceleye getiriyorum gibi gözükebilir.
Inviting her for the holidays might be rushing it.

Onu davet etmek istedim. Ama nereden ulaşacağımı bilmiyordum.
Wanted to invite her, but didn't know where to reach her..

Tatil için onu davet etmek. İşleri aceleye getiriyorum gibi gözükebilir.
Inviting her over for the holiday, it feels like I might be rushing things.

Onu davet etmemezlik edemedim.
I couldn't not not invite him.

Onu davet etmeye geldim.
But I came to invite her.

Benim adıma onu davet et.
Invite him for me.

Yani sen… sadece onu davet etmeye karar verdin.
So you just, uh… You just decided to invite her.

Onu davet etmemiz gerek.
We have to invite him.

Ben onları davet etmek ve bu düşünceleri paylaşmak isterim.
I would like to invite them to come forward at this time and share some of those thoughts.

Bana onu davet et diyen sendin.
You told me to invite her.

Oldu, Hadi onu davet et. ısrar ediyorum.
All right. Invite him. I insist.