YIYECEKLERIN Meaning in English - translations and usage examples

• food
• foods
• to eat

Examples of using Yiyeceklerin in Turkish and their translations into English

Yiyeceklerin fiyatı.
The price of groceries.

Orada gösterilen yiyeceklerin ne olduğunu biliyorum.
I know what's on display.- We also have pancakes.

Yiyeceklerin olduğu yere girdiler.
They have been in the food.

Ordu için ayrılan yiyeceklerin bir kısmını dağıtsak.
If we distributed some of the food reserved for the army.

Yiyeceklerin ücretini çoktan ödedim.
Already paid for the meals.

Tadı harika. En sevdiğim yiyeceklerin hepsinin üstünde yağ var.
All my favorite foods have butter on'em. this tastes great.

Yiyeceklerin arasında ilerliyordu.
It was going through the food.

Batıda, tükettiğimiz yiyeceklerin her kalorisi için 10 kalori harcanıyor.
It takes about 10 calories to produce every calorie of food that we consume in the West.

Yiyeceklerin tadını hatırlıyor musun?
Do you recall the taste of food?

Binanın içinde tükettiğiniz yiyeceklerin parasını vereceğinizi varsayıyorum.
I'm assuming you will pay for the food that you have consumed on the premises.

Yiyeceklerin içine bir şey katıyorlar.
They're putting stuff in the food.

Ne bu yiyeceklerin hali?
What's with the food here?

Yiyeceklerin parasını okul ödüyor.
The school pays for the food.

Ne bu yiyeceklerin hali?
What's with the food around here?

Yiyeceklerin ve içeceklerin sonu gelmiyor.
There's this endless supply of food and drink.

En sevdiğin yiyeceklerin geri sayımı devam ediyor.
Continuing the countdown of your favorite meals.

Yiyeceklerin önerildiği bir kağıt parçası.
Piece of paper, list of food offered.

Öldüren yiyeceklerin gizli aile tarifi nedir?
What's the secret family recipe for the food that kills?

Yiyeceklerin çoğu rehberin katırındaymış.
Most of the food was on the guide's mule.

Dün yiyeceklerin çoğunu tükettik.
We ate most of the groceries yesterday.

Yiyeceklerin tadını boğmaya yardımcı olur.
It helps drown out the taste of the food.

Kedi yiyeceklerin zehirli olduğunu biliyor.
The cat knows the food's poisoned.

Yiyeceklerin temel malzemeleri bile bitti.
We're even out of the basic elements of food.

Kedi yiyeceklerin zehirli olduğunu biliyor.
That cat knows the food's poisoned.

Yiyeceklerin etiketlerinde… kalori tabloları görürsünüz.
On food labels… when you see the caloric content.

Kedi yiyeceklerin zehirli olduğunu biliyor.
That cat knows that the food's poisoned.

Yiyeceklerin taşınması çok miktarda karbon salınımına neden oluyor.
The transportation of food creates a lot of carbon emissions.

Kedi yiyeceklerin zehirli olduğunu biliyor.
That oat knows that the food's poisoned.

Ben yiyeceklerin kötü çocuğu Tony Bourdain.
I'm food bad boy Tony Bourdain.

Yani yiyeceklerin başına kötü şeylerin Gelmediğine emin olduğumuz yere.
Where we're sure Nothing bad happens to food.