YIYECEKLERINDEN Meaning in English - translations and usage examples

• food
• eat
• foods

Examples of using Yiyeceklerinden in Turkish and their translations into English

Elvis yiyeceklerinden alalım.
Let's get Elvis food.

Galiba Faniler Krallığı yiyeceklerinden fazla yedin.
I think you have had too much Mortal food.

Otel yiyeceklerinden nefret ediyorum.
I hate hotel food.

Ondan ve lanet olası sağlıklı yiyeceklerinden bıktım.
I'm sick of her and that goddamn health food.

Elvis yiyeceklerinden alalım. Yemek.
Let's get Elvis food. Eat.

Dünyadaki en değerli gurme yiyeceklerinden biri.
It's one of the most prized gourmet foods in the world.

Ama kantin yiyeceklerinden sıkıldım artık.
But I'm tired of commissary food.

Dünyanın en ağır ve en pahalı yiyeceklerinden biridir.
One of the most expensive luxury foods by weight in the world.

En bilindik sosis yiyeceklerinden biri Currywurstdur.
One of the best known foods of Romanian origin is Pastrama.

Naneli çay ve şu hoşuna giden garip, çiğ yiyeceklerinden kalmamış.
You're out of mint tea and those weird raw food bars that you like.

Gerçek şu ki Mars hayvan yiyeceklerinden dolayı Walmarttan daha fazla deniz ürünü satın alıyor.
It turns out Mars buys more seafood than Walmart because of pet food.

Kulüpten aradılar da bir elektrik kesintisi olmuş… ve anlaşılan bu akşamki partinin yiyeceklerinden bir kısmı bozulacak.
For the party tonight is slightly on the turn. There's been a power cut… and apparently some of the food.

Buraya ilaçlarından ve yiyeceklerinden almak için geldik.
We came here for more of his medicine and supplies.

Ve favori yiyeceklerinden biri ağaçların oyuklarında saklanan böcek kurtçuklarıdır.
And one of its favourite foods are burrowing beetle grubs that are hiding within the trees themselves.

Bir kutu donmuş Poşette Kaynat yiyeceklerinden sipariş eden oldu mu?
Somebody order a case of Bag& Boil frozen dinners?

Bütün favori yiyeceklerinden vazgeçip ömrünün sonuna kadar milkshake içmeye razı olur muydun?
Are you willing to pass up all your favorite foods and spend the rest of your life drinking Slim-Fast?

Ailelerin, çocukları için kendi yiyeceklerinden vazgeçmeleri beklenir.
Parents are supposed to give up their own food for their children.

Hindistancevizi onların en popüler yiyeceklerinden biridir. İşte bu nedenle aynı zamanda'' hindistancevizi yengeçleri'' olarak da adlandırılır. ve üç mil uzaklıktaki favori mağaralarına taşıyabildikleri bilinmektedir.
Coconuts are one of their favourite foods- it's why they're also called"coconut crabs"- and they have been known to carry them as far as three miles to a favourite den.

Balık Kartalları azimli hayvanlardır. Yiyeceklerinden kolay vazgeçmezler.
Fish eagles are plucky birds, and don't give up their food easily.

Dünya hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer. Nihayet yeryüzü zinetini takınıp,( rengarenk) süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona emrimiz( afetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz.
The similitude of the life of the world is only as water which We send down from the sky, then the earth's growth of that which men and cattle eat mingleth with it till, when the earth hath taken on her ornaments and is embellished, and her people deem that they are masters of her, Our commandment cometh by night or by day and We make it as reaped corn as if it had not flourished yesterday.

Kulüpten aradılar da bir elektrik kesintisi olmuş ve anlaşılan bu akşamki partinin yiyeceklerinden bir kısmı bozulacak.
That was the club. There's been a power cut and apparently some of the food for the party tonight is slightly on the turn.

Dan, Kolyanın sağlıklı yiyeceklerinden bazılarını tatmaya istekli.
Dan is keen to try some of Kolya's health food.

Belki de sonra, kadına Cottager marka hazır yiyeceklerinden bir kutu numune önerebilirdim.
Maybe then I could offer her a sample box of Cottager brand quick-serve gourmet foods.

Tek başıma oturup dünyanın en çok şişmanlatan yiyeceklerinden bir açık büfe dolusu yiyeceğimi mi sandın?
I thought this was for you. You thought I wanted to sit by myself and eat an entire buffet of the world's most fattening food?

Dünya hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer.
The life of the world is like the rain that waters the crops of the earth which are used as food by men and cattle.

Dünya hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer.
The parable of the life of this world is that of water which We send down from the sky. It mingles with the earth's vegetation from which humans and cattle eat.

Bu, yiyeceklerinin fotoğrafını çekip insanlarla paylaştığın bir platform?
It's where you take artsy photos of your food and share it with people?

Yiyeceklerimin hepsini harcıyorsun!
You're wasting all me food!

Toprağın yiyeceklerimizi zehirlediğinden.
The earth is poisoning our foods.

Tom yiyecekleriyle oyun oynuyordu.
Tom toyed with his food.