Примери за използване на Söylemek на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Ben söylemek istiyorum.
Искам аз да му кажа.Amerikayı sevdiğini söylemek kolay.
Да казваш, че обичаш Америка е лесно.Bunu söylemek zorunda değildin, Alicia.
Не трябваше да казваш това, Алиша.Ama babana söylemek yok!
Но няма да казваш на баща ти!Ama söylemek istediğim yinede ona iyi davran.
Combinations with other parts of speech
Използване с съществителни
sana söyledimbir şey söylemeksen söylekimseye söylemedoğruyu söylesöylemek zorunda
gerçeği söyleşarkı söylüyorben söyledimselam söyle
Повече
İcadını çaldıklarını söylemek bir hakaret olurdu.
Да кажат, че са откраднали изобретението ви ще бъде обида.Tede söylemek istemediğin bir şey var mı?
Така че има ли нещо, което не искаш да казваш на Тед?Bunu hayatında kaç kez söylemek zorunda kaldın?
Точно колко пъти ти се е налагало да казваш това през живота си?Babama söylemek için eve gitmekten mi çekiniyorsun?
Май не ти се връща вкъщи да казваш на татко?Her şeyi taştan yontacakmış gibi söylemek zorunda mısın?
Трябва ли да казваш всичко, като че ли ще бъде записано на скала?Baba, birşey söylemek zorunda değilsin.
Татко, не ти трябва да казваш нещо.Zeki çocuk için bir top dondurma daha, ama anneye söylemek yok.
Още един сладолед за момчето гений, но няма да казваш на майка си.Katilin bunu söylemek isteyeceğini düşünür müsün?
Bir kraliçeyi öldürmem gerektiğini söylemek için mi geldiniz?
Дошъл си да ми кажеш, че трябва Bunu söylemek için mi düğünüme geldin?
Това ли дойде да ми кажеш на сватбения Aklından geçen her şeyi söylemek zorunda değilsin Samuel.
Самюъл, не трябва да казваш всяко нещо което ти минава през главата.Bunu söylemek zorundasın, çünkü sen benim kocamsın.
Ти си ми съпруг, естествено, че това ще кажеш.Yani ona ölüm döşeğinde söylemek için sakladığım şeyleri söylüyorum.
Казвам й неща, които пазех за смъртния си одър.Bunu söylemek istemezdim ama, beni en iyi arkadaşı olarak görüyor.
Не исках да казвам това, но тя ме смята за най-добра приятелка.Çok güzel göründüğünü de söylemek isterdim ama bana vurmanı istemiyorum.
Bana söylemek zorunda değilsin ama birine söylemek zorundasın.
Не трябва да казваш на мен, но трябва Bu birine Tanrıya nasıl inanacağını söylemek kadar ukalacadır.
Толкова арогантно, колкото да казваш на някого как Bir şey söylemek istemedim ama bir çift daha var.
Не искам да казвам нещо, но има и друга двойка.Evet ama sen de arkadaşına nişanlı olduğunu söylemek zorunda değildin.
Her neyse, Redin söylemek istediği bir şey var.
Както и Bu genelde benim rolümdür… insanlara ne yapacaklarını söylemek.
Обикновенно това е моята роля… да казвам на хората какво Çocuklar size söylemek istemiyor ama pek mutlu değiller.
Момчетата не искат да кажат, но не са много щастливи.Boba ne olduğunu bilen çocuklar bildiklerini polise söylemek zorundalar.
Децата, които знаят какво е станало с Боб, трябва да кажат това в полицията.Chicago halkına söylemek istediğiniz bir şeyler var mı, Bayan Kane?
Г-жо Кейн, искате ли да кажете нещо на хората от Чикаго?FBI Wisconsine gidip onu tutuklamadan önce söylemek istediğin bir şey var mı?
Искате ли да кажете нещо, преди ФБР 
