DAS PROTEIN ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• protein
• proteini
• proteinin
• proteine

Das protein Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Das Protein für die Potenz.
Güç için protein.

Es gibt nur einen Weg, das Protein zu trennen.
Proteini ayrımanın tek yolu var.

Das Protein besteht aus 24 Untereinheiten.
Protein 24 alt üniteden oluşuyordu.

Das Selbe gilt für das Protein.
Aynı şey protein için de geçerlidir.

Das Protein im Urin- normal ist oder nicht.
İdrardaki protein normal ya da değil.

Brachten Wilfords Soldaten das Protein.
Wilfordun askerleri protein çubuklarını getirdiler.

Kann das Protein oder das Gen ersetzt werden?
Levsel protein veya gen ortaya kabilir miydi?

Diese bilden eine Kette und ergeben so das Protein.
Zincir haline gelir ve proteini oluşturur.

Wenn das Protein flüssig ist, kochen Sie weitere 10-15 Sekunden.
Protein sıvı ise 10-15 saniye daha pişirin.

Zweifellos schädigt sich das Protein in keiner Weise.
Kuşkusuz, protein hiçbir şekilde kendisine zarar vermez.

All das Protein und die Medikamente kommen von mir?
Alışkın olduğun onca protein ve ilaç nereden geliyor sanıyorsun?

Atezolizumab wurde entwickelt, um das Protein PD-L1 zu blockieren.
Nivolumab, PD-1 proteini durdurmak için tasarlanmıştır.

Das Protein wird im NANOGNBP1 -Gen kodiert ein Pseudogene NANOGNBist.
Protein NANOGNBpseudogene olan NANOGNBP1 gen içinde kodlanır.

Wenn eine Person das Protein hat, sind sie Rh-positiv.
Eğer bu proteine sahipseniz, Rh-pozitifsiniz demektir.

Das Protein von 3 Eiern ist im Schaum verloren;gemischt mit Mandelpaste.
Köpükte 3 yumurta proteini kaybolur; Badem macunu ile karıştırılır.

Die Strahlen der Sonne wird das Protein in Ihr Haar schädigen.
Güneş ışınları saçlarınızdaki proteine zarar verir.

Schlage das Protein und lege es für 10 Minuten in den Kühlschrank.
Proteini yudumlayın ve buzdolabına 10 dakika boyunca koyun.

Nein, mein Kumpel, aber ich dachte, du könntest das Protein gebrauchen.
Hayır, bir dostum yakaladı, ama senin proteine ihtiyacın var diye düşündüm.

Erstens ist das Protein das gleiche wie im Rindfleisch.
İlk olarak, protein sığır eti ile aynıdır.

Anschließend wurde die genomische Stelle, an der das Protein gebunden war, charakterisiert.
Daha sonra, proteinin bağlı olduğu genomik bölge karakterize edilir.

Wir versuchen, das Protein von meinem Blut abzusondern, ja?
O proteini kanımdan ayırmaya çalışıyorduk, hatırladın mı?

Um das Meta-Gen dauerhaft zu stabilisieren. Dr. Jace schickte mir das Protein, das ich brauche.
Dr. Jace bana teoride meta genini kalıcı olarak stabilize etmem için… gereken proteini yollamış.

Das Protein, das vom SCRIB-Gen kodiert wird, heißt Scribble.
SCRIB geni tarafından kodlanan protein, Scribble olarak adlandırılır.

Auch das ist ein Hinweis darauf, dass das Protein nicht nur den Darm beschädigt.
Bu, proteinin sadece bağırsağa zarar vermediğinin bir göstergesidir.

Um das Protein nicht zu zerstören, verwenden die Forscher niederenergetische Elektronen.
Araştırmacılar görüntüyü elde ederken düşük enerjili elektronların kullanılması proteini yok etmez.

Viele Studien untersuchen, wie sich das Protein beim Frühstück auf das Essverhalten auswirkt.
Pek çok çalışma, kahvaltıdaki proteinin yeme davranışını nasıl etkilediğini inceliyor.

Das Protein in Spirulina ist hochverwertbar und hat eine Netto Proteinauslastung von 50- 61%.
Spirulinadaki proteinin kalitesi mükemmel olarak kabul edilir.% 50-61 arasında net protein kullanım oranına sahiptir.

Dies können Hinweise sein, dass das Protein instabil oder die Lösung kontaminiert ist.
Böyle bir durum, proteinin stabil olmadığının veya çözeltinin kontamine olduğunun belirtisi olabilir.

Das Protein selbst stellt wieder her und macht Stränge stärker, reguliert die Arbeit der Speicheldrüsen;
Proteinin kendisi geri döner ve telleri daha güçlü hale getirir, tükürük bezlerinin çalışmasını düzenler;

Das sind Anzeichen dafür, dass das Protein instabil ist oder dass die Lösung verunreinigt ist.
Bu görünüş, proteinin stabil olmadığını veya çözeltinin kontamine olduğunu gösterir.