DU HAST SIE GETÖTET ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• onu sen öldürdün
• onu öldürdün
• onları sen öldürdün
• sen onları öldürdün

Du hast sie getötet Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Du hast sie getötet.
Onu sen öldürdün.

Meine Linda! Du hast sie getötet!
Lindamdan. Onu sen öldürdün!

Du hast sie getötet.
Onları sen öldürdün.

Ich… Ruler… Du hast sie getötet!
Yöneten… Onları öldürdün! Ben!

Du hast sie getötet.
Sen onları öldürdün.

Oh Scheiße. Du hast sie getötet.
Onları sen öldürdün. Kahretsin.

Du hast sie getötet, Sam.
Onu sen öldürdün Sam.

Oh, Scheisse. Du hast sie getötet.
Onları sen öldürdün. Kahretsin.

Du hast sie getötet, Aeon.
Onu sen öldürdün Aeon.

Musste ich. Du hast sie getötet.
Yapmak zorundaydım. Onu öldürdün.

Du hast sie getötet, oder?
Onu öldürdün, değil mi?

Cutter sagt, du hast sie getötet.
Cutter onu öldürdüğünü söylüyor.

Du hast sie getötet, nicht?
Onu öldürdün, değil mi?

Dachtest du, du hast sie getötet?
Onu öldürdüğünü mü düşündün?

Du hast sie getötet! Nein, nein!
Hayır! Onu sen öldürdün.

Cutter sagt, du hast sie getötet.
Cutter, onu senin öldürdüğünü söylüyor.

Du hast sie getötet, Barnesy.
Onları sen öldürdün, Barnesy.

Du lügst. Du hast sie getötet.
Yalan söylüyorsun. Onu öldürdün.

Du hast sie getötet, nicht wahr?
Onu sen öldürdün, değil mi?

Meine Tochter ist gestorben, du hast sie getötet.
Kızım öldü, onu sen öldürdün.

Nein. Du hast sie getötet.
Onu öldürdün. Hayır.

Was meinst du damit, du hast sie getötet?
Onu öldürdüm derken neyi kast ettin?

Aber du hast sie getötet.
Ama onu sen öldürdün.

Man könnte fast sagen, du hast sie getötet.
Aslında sanırım onları senin öldürdüğünü söylemeliyim.

Bruce, du hast sie getötet.
Bruce. Onu öldürdün.

Kleiner verfickter Perversling, verfickte Fotze, du hast sie getötet.
Küçük sapık aşağılık puşt, onları sen öldürdün.

Und du hast sie getötet!
Ama sen onları öldürdün.

Weil du krank bist. Du hast sie getötet.
Onu öldürdün, çünkü hasta pisliğin tekisin.

Und du hast sie getötet.
Üstelik sen onu öldürdün.

Sie suchten Heilung. Und du hast sie getötet!
Onlar şifa bulmak için bana geldiler, ama sen onları öldürdün.