Eine lunge Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Sie haben eine Lunge.
Eine Lunge ist etwas Seltsames.
Falls er eine Lunge hat.
Er gab ihr nicht umsonst eine Lunge!
Sie haben eine Lunge gestohlen!
Akciğer çaldın,!Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
Isimlerle kullanım
Tommy sagt, es sei nur eine Lunge.
Tommy sadece bir akciğerde olduğunu söyledi.Wie wenn eine Lunge nicht funktionieren würde.
Sanki bir akciğerim yok.Er verdient eine Lunge.
Akciğerleri hak ediyor.Ich hab eine Lunge verloren, kein Bein.
Ciğerimi kaybettim, bacağımı değil.Peter, das ist eine Lunge.
Peter, bunlar akciğer.Eine Lunge kollabierte, kleinere Blutungen.
Ciğerin iflas etmiş. Hafif bir kanaman var.Stella kriegt eine Lunge.
Stellaya akciğer bulundu.Sie braucht eine Lunge, hat aber keine Papiere.
Bir akciğere ihtiyacı var ama kız kaçak göçmen.Es ist mir egal, ob es dich eine Lunge kostet.
Akciğerine bile mal olsa umurumda değil.Es gibt eine Lunge für meinen Patienten. Oh mein Gott.
Ich habe nur eine Lunge.
Benim sadece bir akciğerim var.Es gibt eine Lunge für meinen Patienten. Oh mein Gott!
Aman Tanrım. Hastam için bir akciğer donörü daha bulundu!Ich soll wirklich eine Lunge spenden?
Cidden bir de akciğerimi mi bağışlamamı istiyorsunuz?Ich bin keine Ärztin, aber ich traf wohl eine Lunge.
Doktor değilim ama bir akciğerini deldiğimden% 99 eminim.Teddy hat heute eine Lunge ex vivo gerettet.
Teddy bugün ex vivo akciğer onarımı yaptı.Der Transplantationsausschuss wird meiner Tochter niemals noch eine Lunge geben, oder?
Nakil heyeti kızıma asla başka bir ciğer vermeyecek, değil mi?Man musste eine Lunge ausschaben.
Bir akciğerinin zarını üç kez soymak zorunda kaldılar.Große Mengen von Rauch, die ausreichen, um eine Lunge zu zerstören.
Yüksek miktarda duman olunca bir akciğere zarar verecek kadar yeterliymiş.Oder eine Lunge klonen, sondern einen Menschen. Er will nicht ein neues Herz.
Burada klonlanacak olan… yeni bir kalp ya da akciğer değil.Die Rippenfrakturen müssen eine Lunge punktiert haben.
Kırılan kaburga parçaları akciğeri delmiş olmalı.Wie eine Lunge scheint die Labradorsee große Teile der atlantischen Tiefsee mit Sauerstoff zu versorgen.
Bir akciğer gibi, Labrador Denizi oksijen Atlantik Okyanusu derin tabakaları çok yakıt gibi görünüyor.Der Kanuni Boulevard ließ sich wie eine Lunge in diese Stadt ein. .
Kanuni Bulvarı bu şehrin içine akciğer gibi yerleşti.Nach röntgenaufnahmen kam sein arzt zu dem schluss, dass moraitis eine lunge hatte.
X-rayden sonra doktoru Moraitisin akciğer kanseri olduğu sonucuna varmış.Carl bekam ein neues Herz und eine Lunge. Die Leber tötete ihn.
Carl yeni bir kalp ve akciğer aldı karaciğeri yüzünden öldü.Wow, du bekommst die Flamme am Wasserboiler nicht an, aber du kannst eine Lunge aus Karamell machen?
Vay canına, su ısıtıcısının altını yakamıyorsun ama çikolatadan akciğer yapabiliyorsun?
