ENDLOSE ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• sonsuz
• sınırsız
• bitmeyen
• sonu gelmeyen
• uçsuz bucaksız

Endlose Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Endlose Reden.
Sonu gelmeyen konuşmalar.

Sieben endlose Minuten!
Bitmeyen 7 dakika!

Endlose Überraschungen!
Bitmeyen sürprizler!

Ja. Vier endlose Monate.
Bitmeyen dört ay.- Evet.

Endlose Tränen der Erinnerung.
Anıların sonsuz gözyaşları.

Wenn du hier bist… Endlose Bäume.
Sonsuz ağaçlar Sen burada….

Eine endlose Zeitschleife.
Sonsuz zaman döngüsü.

Ich spiele meine endlose Schlange.
Bitmeyen yılanlıklarımdan birini yapıyorum.

Der endlose Boden unter uns.
Altımızda bitmeyen toprak.

Der Color Control hat endlose Möglichkeiten.
Color Controlun sınırsız olanakları vardır.

Ja. Endlose Kriegsführung. Richtig.
Sonsuz savaş. Evet. Doğru.

Das ist Zeit. Eine endlose Zeitschleife.
Bunun adı zaman. Sonsuz döngüye sokulmuş bir zaman.

Ja. Endlose Kriegsführung. Richtig.
Doğru. Sonsuz savaş. Evet.

Da gibt es einen Abschnitt namens"das endlose Labyrinth".
Orada Sonsuz Labirent diye bir bölüm var.

Ja. Endlose Kriegsführung. Richtig.
Evet. Sonsuz savaş. Doğru.

Keine Nationen, keine Regierungen, nur endlose Freiheit.
Millet, hükûmet yok, sadece sınırsız özgürlük.

Sie wird endlose Qualen verursachen.
Sonsuz acıya sebep olacak.

Langweiliger Papierkram und endlose Meetings.
Sıkıcı evrak işlerinden ve sonu gelmeyen toplantılardan ibaret.

Habe endlose Ausblicke enden sehen.
Uçsuz bucaksız manzaraların sonunu.

Los Angeles bietet seinen Besuchern endlose Möglichkeiten.
Melekler şehri Los Angeles ziyaretçilerine sınırsız seçenekler sunar.

Eine endlose Zeitschleife. Du wagst es?
Sonsuz döngüdeki zaman. Bu ne cüret!

Andere werden die Geschichte und die endlose Unterhaltung genießen.
Geri kalanlarsa tarihin ve sınırsız eğlencenin keyfini süreceklerdir.

Eine endlose Zeitschleife. Du wagst es?
Sonsuz, döngüsel zaman. Bu ne cüret!

Schöne Aussicht auf Ponys, Kühe und Vögel über endlose Felder.
Midillilerin, ineklerin ve kuşların uçsuz bucaksız alanlardaki güzel görünümü.

Endlose Stunden, Tage, Wochen, Monate.
Bitmeyen saatler, günler, haftalar, aylar.

Und mach aus diesem endlosen Tag eine endlose Nacht.
Sonsuz günü sonsuz gece yapıyor.

Endlose Tage mit beinahe Dauerregen.
Bitmeyen 47 gün boyunca neredeyse hep yağmur yağdı.

Sie hatte eine Gabe… Eine endlose, aufgeschlossene, kindliche Neugier.
Özel bir yeteneği vardı, sınırsız, her fikre açık, çocuksu bir meraka sahipti.

Endlose Debatte: Schadet Handys Ihrer Gesundheit?
Bitmeyen Tartışma: Cep Telefonları Sağlığınıza Zarar mı?

Sie heben den Kopf und sagen:„Oh mein großer Gott, endlose Sterne am Himmel“.
Başını kaldırıyor göğe bakıyor“ aman Allahım uçsuz bucaksız yıldızlar” diyor.

"endlose" nasıl bir cümlede kullanılır

Weil dieses endlose Rotieren kontraproduktiv war.

Endlose Ruhe, sagenhafte Aussicht, beste Wandermöglichkeiten.

Endlose Schwadronaden, Gekichere, Faxen ins Publikum.

beim Drahtschneiden für eine endlose Produktpalette.

Wird die endlose Abbauspirale endlich durchbrochen?

Wir wünschen Ihnen endlose Freude damit.

Als die endlose Traurigkeit und Bedrückung.

Aber wozu eigentlich das endlose Gedudel?

Den Gast erwarten auch endlose Strände.

Die Kugelgelenkschnalle gibt Ihnen endlose Einfangmöglichkeiten.