Ermutigt Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Der Ratgeber ermutigt.
Ermutigt die anderen.
Zum Trinken wird ermutigt.
İçki teşvik ediliyor.Ermutigt Leaders- NFKZ tut das.
Yöneticilerini teşvik- NFCC O mu.Sein Onkel ermutigt ihn noch.
Amcası onu cesaretlendiriyor.
İnsanlar da tercüme ediyor
Bewerberinnen werden ermutigt.
Kadın adaylar teşvik ediliyor.Mort ermutigt mich, wieder anzufangen.
Mort tekrar başlamam için beni cesaretlendiriyor.Aber wenn man Gott, ermutigt werden.
Ama Tanrı varsa, teşvik edilmesi.Ermutigt, stärkt und inspiriert andere.
Başkalarını cesaretlendirir, güçlendirir ve ilham verir.Jede Antwort sollte ermutigt werden.
Herhangi bir yanıt teşvik edilmelidir.Ermutigt werden, eigene Forschungsstudie zu entwickeln.
Kendi araştırma çalışması geliştirmek için teşvik edilmelidir.Jede Antwort sollte ermutigt werden.
Herhangi bir cevap teşvik edilmelidir.Lieutenant ermutigt? auf Sie, weil er glaubte,?
O genç teğmeni yüreklendirdiğinizi düşündüğü için sinirlenmemiş miydi?Du bist der, der mich immer ermutigt.
Beni cesaretlendiren hep sen olmuşsundur.Französische Zeitung ermutigt Terrororganisationen".
Fransız gazeteleri terör örgütlerini cesaretlendiriyor.Das ermutigt dich dazu, sich übermäßig in ihre Leben einzumischen.
Bu da seni onların hayatlarına aşırı karışmak için cesaretlendiriyor.Diese Bereitschaft ermutigt uns auch.
Onun bu istekliliği bizi de cesaretlendiriyor.Schweigen ermutigt den Folterer, niemals den Gefolterten.
Sessizlik işkenceciyi cesaretlendirir, asla işkence göreni değil.Freunde, Familienmitglieder sollen ermutigt werden, sich zu umarmen.
Arkadaşlar ve aile üyeleri kucaklamak için teşvik edilmelidir.Der Captain ermutigt Seven, ihre Umgangsformen zu entwickeln.
Ihr habt mich in meinem Wunsch normal zu gebären weiter ermutigt!
Normal doğum yapmak isteyen biri olarak beni daha da yüreklendirdiniz.Ihr Professor ist toll und ermutigt sie beim Schreiben.
O gerçekten mutlu, yeni profesörü çok iyi, ve onu yazması için cesaretlendiriyor.Malia Obama ermutigt Schwester Sasha in einem Treffen mit Ryan Reynolds.
Malia Obama, Ryan Reynolds ile görüşmesinde ablası Sashayı cesaretlendiriyor.Das Schweigen der internationalen Gemeinschaft ermutigt Israel zur Aggression.
Uluslararası toplumun sessizliği İsrail saldırganlığını cesaretlendiriyor.Alle Katholiken werden ermutigt, die Idee religiöser Toleranz zu akzeptieren.
Tamamen dini hoşgörü fikri. Bütün Katoliklerin kucaklaşmaları teşvik edilir.Das Schweigen der internationalen Gemeinschaft ermutigt Israel zur Aggression.
Uluslararası toplumun sessizliği İsrailin saldırganlığını cesaretlendiriyor.Wenn Kinder ermutigt werden, erwerben sie Talente, um etwaige Mängel auszugleichen.
Teşvik edildiğinde, çocuklar eksiklikleri telafi etmek için yetenekler kazanacaktır.Credence ist für sie etwas besonderes, da er sie ermutigt, ihre Kraft zu nutzen.“.
Credence Nagini için özel çünkü onu güçlerini kullanması için cesaretlendirdi.”.Mitarbeiter werden ermutigt, neue Fähigkeiten zu erwerben und Ausbildung fortzusetzen.
Çalışanlar yeni beceriler kazanmak ve eğitimine devam etmek için teşvik edilmektedir.Iran:„Das Schweigen der internationalen Gemeinschaft ermutigt Israel zur Aggression”.
İran: Uluslararası toplumun sessizliği İsrail saldırganlığını cesaretlendiriyor.
