Feindseligkeit Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
R45.5 Feindseligkeit.
Feindseligkeit gegen Männer.
Erkeklere karşı düşmanlık.Vergiss die Feindseligkeit!
Ihre Feindseligkeit war verschwunden.
Diese ganze Feindseligkeit.
Tüm bu zehir, düşmanlık.Feindseligkeit und Aggression gegenüber anderen.
Diğerlerine karşı düşmanlık ve saldırganlık.Gegenseitigen Feindseligkeit.
Feindseligkeit, Hass, Wesen nicht von dieser Welt.
Düşmanlık, nefret ve bu âlemden olmayan varlıklar.Was steckt hinter der Feindseligkeit?
Düşmanlığın Arkasında Ne Var?Wir müssen die Feindseligkeit zwischen Nord und Süd überwinden.
Kuzey ve Güney arasındaki düşmanlığı ortadan kaldırmamız şart.Unterschied zwischen Gastfreundschaft und Feindseligkeit.
Konukseverlik ve Düşmanlık Arasındaki Fark.Der Anlaß dieser Feindseligkeit ist unbekannt.
Bu düşmanlığın sebebi nedir bilinmez.Abgesehen von einer Partnerin, die ihre Feindseligkeit.
Ancak içerebilecek bir ortak dışında onun düşmanlığı.So etwas wie Feindseligkeit und…- Q!
Q! Pekâlâ, sanırım düşmanlık seziyorum ve… Harika!Diesen unerfreulichen Zustand verdanken wir Joachims Feindseligkeit.
Joachimin inatçı düşmanlığı bu nahoş durumu yarattı.Das Ausmaß Ihrer Feindseligkeit verwundert mich, Detective.
Düşmanlık seviyenize takıldım, dedektif.Das ist… Ok, eigentlich das nennt man systemische Feindseligkeit.
Buna sistemik düşmanlık örneği deniyor. -Tamam, aslında.In Ordnung. Diese Feindseligkeit geht gegen mich.
Evet, bu düşmanlığın benimle ilgili olduğu çok açık.Ich weiß nicht anhand welcher Kriterien Sie genau diese Feindseligkeit bestimmen.
Bu düşmanlığı belirlediğiniz kriterler temelinde bilmiyorum.De die Politik der Feindseligkeit gegenüber Deutschland zum.
Almanyaya karşı düşmanca politikasından şikayet ederek.Die islamische Religion, zu der die meisten Araber gehören, hat diese Feindseligkeit noch stärker gemacht.
Arapların büyük bir çoğunluğunun izlediği İslam dini, bu düşmanlığı daha da derinleştirdi.Die Feindseligkeit zwischen Partisanenwählern ist in den letzten Jahren gewachsen.
Partizan seçmenler arasındaki düşmanlık son yıllarda artmıştır.Es gibt nur Ärger und Feindseligkeit und Lügen.
Sadece gürültü ve düşmanlık ve yalanlar.Aber eine Feindseligkeit gegenüber Bitcoin ist ein zweischneidiges Schwert.
Düşmanca olabilirler, ancak Bitcoine karşı Paris meint, ich kreiere Feindseligkeit in der Gruppe.
Paris, düşmanca bir ortam yarattığımı söylüyor. Bana diyor.Fürs Kooperieren als Zeugin in einer Bundesuntersuchung. Das ist verhüllte Feindseligkeit von meinen Kollegen.
Federal bir soruşturmada iş birliği yapan bir tanık olduğum için… iş arkadaşlarımın üstü kapalı düşmanlığı.Seine Zeugung war ein Akt der Feindseligkeit, warum sollte sein Leben anders sein?
Dünyaya gelmesi düşmanlığın bir bedeliydi. Neden hayatıda olmasın ki?Ms. Lange, unglücklicherweise macht Ihre offene Feindseligkeit es uns allen schwierig.
Ve maalesef Bayan Lange düşmanca tutumunuz bu işi hepimiz için zorlaştırıyor.Das Leben ist beschissen, verzweifelte Feindseligkeit, Ich tue alles, um zu überlegen"-- wurde er jemand, der zu einem Boys and Girls Club ging, seine Arme verschränkte, sich auf einen Stuhl setzte, und sagte.
Hayat berbat, ümitsiz husumet, hayatta kalmak için herşeyi yaparım''- İşte böyle birinden Oğlanlar ve Kızlar Klübüne giden, ve kollarını kavuşturup, bir sandalyeye oturarak şöyle diyen birine dönüştü.Muslimische Erfahrungen von Hass, Feindseligkeit und Diskriminierung, Österreich 2019.
Müslümanların Nefret Deneyimleri, Düşmanlık ve Ayrımcılık, Avusturya 2019.
