KLINISCHER STUDIEN ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

klinik araştırmaların
klinische forschung
klinische studien
clinical research
klinische untersuchung
klinik denemelerimizin
klinik araştırmalar
klinische forschung
klinische studien
clinical research
klinische untersuchung

Klinischer studien Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Management Klinischer Studien 4.9.
Klinik Araştırmaların Yönetimi 4.9.
Projektmanagement und Monitoring nationaler und internationaler klinischer Studien Phase I-IV versch.
İzleme ve uluslararası ve yerel klinik araştırma aşamaları II-IV eş takibi.
Durchführung klinischer Studien in Kooperation mit nationalen und internationalen Studiengruppen.
Kontrollü klinik araştırmalar: Ulusal ve uluslararası çalışma gruplarıyla birlikte ortaklaşa yürütülen çalışmalar.
Und die Ergebnisse neuer klinischer Studien.
Yeni klinik araştırmaların sonuçları.
Nach den Ergebnissen klinischer Studien endet der vermehrte Haarausfall nach 6 Wochen Behandlung in 87% der Fälle.
Klinik çalışmaların sonuçlarına göre, artan saç dökülmesi vakaların% 87sinde 6 haftalık tedaviden sonra durur.
Organchips könnten die Durchführung klinischer Studien verändern.
Gelecekte bu organ çipleri klinik denemelerin yapılışını da değiştirebilir.
Nach den Ergebnissen klinischer Studien hört der vermehrte Haarausfall in 87% der Fälle nach 6-wöchiger Behandlung auf.
Klinik çalışmaların sonuçlarına göre, artan saç dökülmesi vakaların% 87sinde 6 haftalık tedaviden sonra durur.
Es ist an der Zeit, dass alle Resultate klinischer Studien veröffentlicht werden.
Artık tüm klinik çalışmaların sonuçlarının bildirilmesinin zamanı gelmiştir.
Aufgrund umfangreicher klinischer Studien mit Lizobact wurde keine gefährliche Wirkung des Medikaments auf den Fötus festgestellt.
Lizobaktın geniş klinik çalışmalarının bir sonucu olarak, ilacın fetus üzerinde hiçbir tehlikeli etkisi yoktur.
Es ist höchste Zeit, dass alle Ergebnisse klinischer Studien veröffentlicht werden.
Artık tüm klinik çalışmaların sonuçlarının bildirilmesinin zamanı gelmiştir.
Die Anforderungen der geltenden Gesetzgebung der Ukraine die Registrierung von persönlichen Daten der Teilnehmer klinischer Studien über.
Klinik çalışmaların katılımcıların kişisel verilerin kayıt ile ilgili Ukrayna mevcut mevzuat gereklilikleri.
Wir hoffen, beginn klinischer studien bald.».
Yakında klinik çalışmalara başlamayı düşünüyoruz'' dedi.
Diese einzigartige Technologie durchlief viele verschiedene Phasen klinischer Studien.
Söz konusu eşsiz teknoloji, birbirinden farklı pek çok klinik çalışma aşamasından geçmiştir.
Das könnte die Durchführung klinischer Studien dramatisch verändern.
Bu durum, klinik denemelerimizin yapılma şeklini gerçekten de değiştirebilir.
Darüber hinaus können die Keto-Mojo-Dienste, einschließlich unserer Geräte, zur Unterstützung klinischer Studien verwendet werden.
Ek olarak, cihazlarımızı içeren Keto-Mojo Servisleri klinik denemeleri desteklemek için kullanılabilir.
Dies ist der Motor für die massive Finanzierung klinischer Studien, die nach einer Möglichkeit suchen, die Krankheit zu stoppen.
Bu, hastalığı durdurmak için bir yol arayan çok sayıda klinik araştırmanın finanse edilmesini sağlayan şeydir.
Es wurden spezifische Verfahren entwickelt, die an die Pathologie und/oder das Design klinischer Studien angepasst sind.
Patolojiye ve/veya klinik deneme tasarımına uyarlanmış özel prosedürler geliştirilmiştir.
Registrierung klinischer Studien und Systematischer Review vermeidet Doppelarbeit und verhindert selektive Berichterstattung und Publikationsbias.
Klinik çalışmaların ve derlemelerin kaydedilmesi çaba dublikasyonunu önler ve seçici raporlama ve yayımlama yanlılığını engeller.
Schwere Formen von Leber- und Nierenerkrankungen aufgrund fehlender klinischer Studien bei diesen Patienten;
Bu hastalarda klinik çalışmaların olmamasından dolayı ciddi karaciğer ve böbrek hastalığı formları;
Leider kämpft Tyler noch, aber eine Anzahl klinischer Studien hat bewiesen, dass eine Person, die neurochemische Erlösung erfuhr, durch das reine Aufschreiben der Fantasie oder dem gewalttätigen Akt.
Ne yazık ki Tyler hâlâ mücadele ediyor ama birçok klinik çalışma kanıtladı ki şiddet içeren bir hareketin ya da fantezinin yazıya dökülmesi sinir sistemini rahatlatıyor.
Schwere Formen von Leber- und Nierenerkrankungen aufgrund fehlender klinischer Studien bei diesen Patienten;
Bu hastalarda klinik çalışmaların yapılmaması nedeniyle karaciğer ve böbrek hastalığının ciddi formları;
Sie müssen anfangen, Daten klinischer Studien zu teilen und dadurch eine Flut erschaffen, die alle Boote mitnimmt, nicht nur für die Industrie, sondern für die Menschheit.
Klinik deney verilerini paylaşmaya başlamaları gerekiyor. Bunu yaparken batmakta olan bütün tekneleri yükseltecek bir dalga yaratmaları gerekiyor. yalnızca sanayi için değil; aynı zamanda insanlık için.
Geschrieben von Nick Fuller, Research Fellow, Entwicklung und Bewertung klinischer Studien, Universität Sydney.
Nicholas Fuller, Araştırma Görevlisi, Klinik Araştırmalar Geliştirme ve Analiz, Sydney Üniversitesi.
Eine Reihe kürzlicher klinischer Studien bei Patienten ohne Alzheimer zeigt, dass die Verschlechterung der Schlafqualität und -dauer mit größerem Aufkommen von Amyloid-Beta im Gehirn zusammenhängt. Ich muss betonen, dass diese Studien nicht beweisen, dass Schlafmangel oder schlechter Schlaf Alzheimer verursachen. Dennoch zeigen sie, wenn das Gehirn sich nicht reinigt und Abfall wie Amyloid-Beta beseitigt, kann dies zur Entwicklung von Erkrankungen wie Alzheimer beitragen.
Son yapılan klinik çalışmalar, Alzheimer hastalığına henüz yakalanmamış olan hastalar arasında kötüye giden uyku kalitesi ve uyku süresinin beyinde çok miktarda amyloid-beta birikmesiyle ilişkili olduğunu gösteriyor. Fakat bu çalışmalar, uyku yetersizliğinin veya kalitesiz uykunun, Alzheimer hastalığına neden olduğunu kanıtlamasa da, beynin amyloid-beta gibi atıklardan arınıp hanesini temiz tutmayı başaramaması durumu, Alzheimer gibi sorunların oluşumuna yol açabileceğini göstermektedirler.
Eine Dosis von 7-Keto-DHEA wurde allen Teilnehmern verschiedener klinischer Studien in zwei getrennten Dosierungen verabreicht.
Çeşitli klinik araştırmaların tüm katılımcılarına iki bölünmüş dozajda 7-Keto DHEA dozajı verilmiştir.
Dr. Poole und Kollegen untersuchten 201 Meta-Analysen bestehender Beobachtungsstudien und 17 Meta-Analysen klinischer Studien.
Poole ve arkadaşları mevcut gözlemsel çalışmaların 201 meta analizini ve klinik araştırmaların 17 meta-analizini inceledi.
Allerdings gibt es einen Mangel an ausreichend großen Qualität klinischer Studien, um diese Anwendungen zu unterstützen.
Bununla birlikte, bu kullanım desteklemek için yeterli büyüklükte kaliteli klinik çalışmaların eksikliği vardır.
Geschrieben von Nick Fuller, Research Fellow,Entwicklung und Bewertung klinischer Studien, Universität Sydney.
Nick Fuller tarafından yazılmıştır,Araştırma Görevlisi, Klinik Araştırmalar Geliştirme ve Değerlendirme, Sydney Üniversitesi.
Die Wirksamkeit der H1-Antihistaminika in der Behandlung von AD ist entsprechend klinischer Studien kontrovers und noch nicht bewiesen.
AD tedavisinde uygulanan H1 antihistaminlerin değeri klinik çalışmalarda tartışmalara yol açmaktadır ve kanıtlar hala yetersizdir.
Klinische Studien und Strahlenexposition, Artikel 5, S.33.
Klinik çalışmalar ve radyasyona maruz kalma, Makale 5, s.33.
Sonuçlar: 30, Zaman: 0.0384

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce