Lebendes Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Lebendes Hirn!
Sein einziges lebendes Kind.
Yaşayan tek çocuğu için.Lebendes Metall.
Yaşayan metal.Ein bewusstes, lebendes Wesen.
Yaşayan, bilinçli bir varlık.Lebendes Fossil.
Yaşayan fosil.Combinations with other parts of speech
Sie war wie ein lebendes Kunstwerk.
Canlı sanat eseri gibiydi.Lebendes Bild und.
Canlı görüntü ve.Er ist ein lebendes, atmendes Wesen.
Yaşayan ve nefes alan bir varlık.Lebendes Dokument.
Yaşayan belgelerdir.Euer einziges lebendes Nationaldenkmal.
Yaşayan tek ulusal hazine bir köpek.Lebendes Hirn! Was,?
Canlı beyinler! Ne?So wurde der Mensch ein lebendes Wesen.”.
Böylece İnsan yaşayan varlık oldu.”.Lebendes Antibiotikum.
Canlı antibiyotik.Außen ist es lebendes menschliches Gewerbe.
Çok dayanıklıDışı canlı insan dokusu.Lebendes Hirn! Was, Freddy?
Ne, Freddy? Canlı beyinler!Er wird langsamer. Er braucht etwas lebendes.
Yavaşlıyor. Canlı bir şey yemesi lazım.Dort lebendes Mädchen.
Orada yaşayan kızlarımız.Er wird langsamer. Er braucht etwas lebendes.
Canlı bir şey yemesi lazım. Yavaşlıyor.Bis ein lebendes Exemplar gefunden.
Yaşayan biri bulunana dek.Er wird langsamer. Er braucht etwas lebendes.
Canlı bir şeye ihtiyacı var. Yavaşlıyor.Das ist lebendes, menschliches Gewebe.
Bu canlı bir insan dokusu.Der Wein ist ein natürliches und lebendes Produkt.
Doğal ve yaşayan bir üründür şarap.Nein. Lebendes Eis kann nicht schmelzen.
Hiç erimeyen canlı buz.- Hayır.Bringt ihn zu den anderen. Lebendes Essen?
Diğerlerinin yanına gönderelim. Canlı yemek!Es ist als lebendes Museum konzipiert.
Yaşayan bir müze olarak tasarlanmış.Sich selbst kreierendes, lebendes System.
Yani yaşayan, kendi kendini yaratan ve yenileyen bir sistem.Lebendes Gewebe über einem metallischen Endoskelett.
Metal iskeletimin dışında canlı bir dokum var.Das kann wie ein lebendes und wandelndes Gebet sein.
Yaşayan ve yürüyen dua gibi olabilir bu.Lebendes Gewebe über einem metallischen Endoskelett.
Canlı bir dokum var. Metal iç iskeletimin dışında.Es ist lange her, dass ich lebendes Fleisch roch.
Yaşayan et kokusu almayalı çok uzun zaman oldu.
