Sie lebten Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Sie lebten hier.
Burada yaşadılar.
Und unterwarfen sich gern… meinem Willen. Sie lebten glücklich.
Benim buyruğumda… mutlu mesut yaşadılar.
Und sie lebten?
Ve hayatta kaldılar?
Jahren und man fand sie in einem Grab in Italien. Sie lebten vor 6.
Yıl önce yaşamışlar ve İtalyadaki bir mezarda bulunmuşlar. 6.
Sie lebten 30 Stunden.
Saat yaşadılar.
Und Sam unterstützte sie. Sie lebten in einem Motel, obdachlos.
Bir motelde yaşıyorlardı, evsiz kalmışlardı ve Sam onlara destek oldu.
Sie lebten allein.
Bir başlarına yaşarlardı.
Ich wusste, in welcher Stadt sie lebten, dass sie verheiratet waren.
Yaşadıkları kasabayı, sürdükleri arabayı… gerçekte evli olduklarını öğrendim.
Sie lebten hier.
Daha önce burda yaşamışlar.
Wenn die Käfer entdeckt werden, ist das Essen, in dem sie lebten, absolut ungeeignet.
Böcekler keşfedildiğinde, içinde yaşadıkları yiyecek kesinlikle uygun değildir.
Sie lebten unterschiedlich.
Ve farklı yaşadılar.
Sie wollten zusammen fort genauso wie sie lebten. Das macht sie zu Deppen?
Birlikte yaşadıkları gibi birlikte ölmek istedikleri için dangalak mı oluyorlar?
Sie lebten, als ich ging.
Ben bıraktığımda yaşıyorlardı.
Prozent der Befragten hätten ein starkes Zugehörigkeitsgefühl zu dem Land, in dem sie lebten.
Katılımcıların yüzde 76sı kendilerini, yaşadıkları ülkelere güçlü şekilde bağlı hissettiğini belirtti.
Sie lebten in Newport News.
Newport Newsda yaşıyorlardı.
Sie haben mich nie zurückgerufen, also… Nach 20 Voicemails war mir klar, Sie lebten noch.
Yani, 20 sesli mesajdan sonra hâlâ hayatta olduğun sonucuna ulaştım. Telefonlarıma dönmedin, ben de.
Sie lebten 6 Monate im Wald.
Ay boyunca ormanda yaşamışlar.
Ich will. Und sie lebten glücklich bis an ihr Ende.
Ediyorum. Sonsuza kadar mutlu mesut yaşadılar.
Sie lebten seit Monaten zusammen.
Aylardır birlikte yaşıyorlardı.
Die Stadt, in der sie lebten, die Autos, die sie fuhren, dass sie verheiratet waren.
Yaşadıkları kasabayı, sürdükleri arabayı gerçekte evli olduklarını öğrendim.
Sie lebten aber weiterhin zusammen.
Elbette birlikte yaşıyorlardı.
Und sie lebten in großen Häusern.
Ve büyük evlerde yaşarlardı.
Sie lebten glücklich bis an ihr Ende.
Sonsuza dek mutlu yaşadılar.
Und sie lebten in prächtigen Häusern.
Ve büyük evlerde yaşarlardı.
Sie lebten hinter unserem Haus.
Bizim evin arka tarafında yaşadılar.
Und sie lebten und starben nicht!
Bazıları var ki yaşadılar ve ölmediler!
Sie lebten scheinbar glücklich zusammen.
Birlikte mutlu mesut yaşamışlar.
Und sie lebten… Bis ans Ende ihrer Tage.
Ve yaşamışlar… Sonsuza, sonsuza dek.
Sie lebten zusammen, heirateten aber nicht.
Beraber yaşadılar fakat evlenmediler.
Aber sicherlich. Sie lebten auf der Insel Atlantis und sangen Lieder von den Klippen herab.
Atlantis adasında yaşarlarmış ve kayalıklardan şarkı söylerlermiş,- Elbette.
Sonuçlar: 244, Zaman: 0.041

"sie lebten" nasıl bir cümlede kullanılır

und sie lebten glücklich bis ans Ende.
Sie lebten dort nicht erst seit gestern.
Sie lebten wie die Made im Speck.
Sie lebten von der Gnade des Herrn.
Sie lebten bis zum Kriegsausbruch in Griechenland.
Sie lebten im Unterdevon bis zur Kreidezeit.
Sie lebten von 1977 bis 1998 zusammen.
Sie lebten seit Jahrhunderten in diesen Wäldern.
Sie lebten in mit Tierfellen bedeckten Strauchhütten.
Sie lebten in Schweden, Italien und Deutschland.

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce