Streitende Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Streitende Paare.
Kavgacı Çift.Das ewig streitende Paar.
Sürekli tartışan çiftler.Streitende Paare.
Tartışan çift.Zeit der streitenden Reiche.
Savaşan Krallıklar Zamanı.Streitende Babys!
Bebek polemiği!Szenario 4- Streitende Freunde.
Sahne 4: Tartışan Arkadaşlar.Streitende Hunde.
Tartışan Köpekler.Sei nicht ein Streitender der Verräter.
Sakın Hainlerin savunucusu olma.Streitende Bauern.
Kavgacı Çiftçiler.Wie dumme, doofe, streitende Idioten.
Aptal, beyinsiz, tartışan ahmaklar gibi.Streitende Familien.
Tartışan aileler.Woran erkenne ich streitende Katzen?
Streitende Eltern.
Tartışan Ebeveynler.Sklaven, Banditen, Kämpfer und Streitende.
Köle, eşkıya, savaşçı ve kavgacıyız.Streitende Helden;
Kuvvacı kahramanlar;Man wird uns die"streitenden Räuber" nennen.
Bize,'' Didişen Haydutlar'' adını verecekler.Streitende Roboter.
Sie fetzen sich ohne Grund wie streitende Geschwister.
Hiç yoktan tartışan kardeşler gibiler.Sich streitende Familien.
Tartışan aileler.Mit neunzehn geriet sie zwischen zwei sich streitende Katzen.
Yaşındayken, kavga eden birkaç kedinin arasında kalmış.Diese beiden sind zwei Streitende, die über ihren Herrn hadern.
İşte şu iki hasım, Rableri hakkında çekişip durmuşlardır.Das Land steht nicht geeint gegen den Terror,es steht dazu, weiterhin eine streitende, freie Nation zu sein.
Ülke terör karşısında yekvücut olmuş değil;hala kendi içinde tartışan, özgür bir ulus olduğunu savunuyor.Diese beiden sind zwei Streitende, die über ihren Herrn hadern.
İşte şunlar, Rableri hakkında tartışan iki karşıt grubtur.Streitende Eltern, gefangen in unseren Zimmern, ganz allein, zwei Taco-Dienstage… Keine Brixlee, keine Freunde, keine Hoffnung.
Odaya kapatılmak, bir başına, iki salı tacosu. umut yok, aileler kavgalı, Brixlee yok, arkadaşlar yok.Diese beiden sind zwei Streitende, die über ihren Herrn gestritten haben.
İşte iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartışmaya girmişlerdir.Zwei streitende Leute müssen sich einen Platz am Esstisch teilen.
Kavga eden iki kişi yemek masasında aynı yeri paylaşmak zorunda.Es gibt zudem kaum Orte, an denen mehr streitende Pärchen zu beobachten sind.
Sonuçta daha az tartışan çiftlerin daha dinç olduğu belirlendi.Der sieben streitende Staaten vereinigte… besiegte 272 vor Christus Lo Pan und belegte ihn… mit dem Fluch der Fleischlosigkeit.
İlk Egemen Çin İmparatoru… savaşan yedi eyaletimizi birleştiren çılgın hükümdar, Lo Panı mağlup etti… ve MÖ 272 yılında ona, şu dehşet verici bedensizlik lanetini uyguladı.Und können jetzt nicht schlafen. Oh ja, wir haben zwei streitende Vollidioten ins Nebenzimmer ziehen lassen.
Kavga eden iki geri zekalıyı yan odamıza taşıdık, şimdi uyuyamıyoruz.Der Trick bei streitenden Katzen ist ein Köder, den sie alle wollen.
Kavga eden kedileri kandırmanın yolu, hepsinin istediği yemi sallandırmaktır.
