LOUD NOISE ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• yüksek bir ses
• gürültü
• ses
• gürültülü bir ses çıkar
• yüksek bir gürültü

Loud noise Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Loud noise, gunshot?
Gürültü, silah sesi?

I just heard a loud noise.
Bir ses duydum.

Really loud noise you make.
Çok gürültü çıkarıyorsun.

Luis, I heard a loud noise!
Bir gürültü duydum Luis!

A loud noise can be enough.
Yüksek bir gürültü yeterli olabilir.

It's a very loud noise.
Çok yüksek bir ses.

Loud noise, gunshot. i don't know.
Bilmiyorum. Gürültü, silah sesi.

Sorry for the loud noise.
Gürültü için kusura bakmayın.

I hate loud noise and chaos.
Gürültülü ve zahmetli, nefret ederim.

I heard a very loud noise.
Çok yüksek bir gürültü duydum.

Loud noise, like screaming.-Yes.
Evet. Yüksek bir ses, çığlık sesi gibi.

Suddenly… I heard a loud noise.
Aniden bir gürültü duydum.

Many loud noise scared of looters.
Birçok gürültü yağmacıların korkuttu.

I jump if I hear a loud noise.
Yüksek bir ses duyunca sıçrıyorum.

There was a loud noise coming from the room.
Odadan gelen yüksek bir ses vardı.

Please don't make such a loud noise.
Lütfen böyle yüksek bir gürültü yapma.

One heard a loud noise at 9:30 pm.
Dokuz buçuk gibi gürültü duymuş biri.

Don't come in even if you hear a loud noise.
Yüksek bir ses duysan bile içeri gelme.

I heard a loud noise coming from outside my window.
Penceremin dışından gelen yüksek bir ses duydum.

You know that sound after you have heard a really loud noise?
Çok yüksek bir gürültü duyduktan sonraki ses var ya?

Any loud noise that catches me by surprise.
Herhangi bir yüksek ses bile beni hazırlıksız yakalıyor.

Marius had to make a loud noise to distract us.
Mariusun dikkatimizi dağıtmak için gürültü yapması gerekti.

I was sleeping up in a tree that day. Suddenly, I heard a loud noise.
O gün, ağaçta uyuyordum, sonra bir ses duydum!

It makes such a loud noise, I had to turn my head and look.
Öyle bir ses yaptı ki, kafamı çevirip, bakmak zorunda kaldım.

While swimming through this peaceful water… I suddenly heard a loud noise.
O huzur dolu denizde yüzerken… aniden yüksek bir ses duydum.

It appears that an extremely loud noise damaged her auditory nerves.
Görünüşe göre yüksek bir ses işitsel sinirlerine zarar vermiş.

While swimming through this peaceful water, I suddenly heard a loud noise.
Bu huzurlu suyun içinde yüzerken birden yüksek bir ses işittim.

Anything that could startle you-- a loud noise or a sudden shock.
Seni korkutabilecek her şey. Yüksek bir ses, ani bir şok.

Please, Mrs. Howard, loud noise could awaken her and she could fall.
Lütfen Bayan Howard, herhangi bir yüksek ses onu uyandırabilir ve o düşebilir.

Not too long ago, there was a loud noise from below and I felt a tremor.
Az önce aşağıdan yüksek bir ses geldi ve bir sarsıntı hissettim.