TO UNDERSTAND EVERYTHING ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• her şeyi anlamaya
• her şeyi anlamak

To understand everything Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

He seemed to understand everything.
Her şeyi anlamış gibiydi.

Inexplicable versus understood. You know, too often we want to understand everything.
Anlatılamayana karşı anlaşılan. Siz de farkındasınızdır ki çoğu zaman her şeyi anlamak isteriz.

You want to understand everything.
Her şeyi anlamak istiyorsun.

Your dad wanted everybody here together as family because he wanted the entire family to understand everything.
Babanız bir aile olarak herkesi burada istedi çünkü herkesin artık her şeyi anlamasını istiyor.

The French seem to understand everything.
Fransızlar her şeyi anlıyor.

I need to understand everything that was happening because anything could be important.
Her şeyi bilmem gerekiyor çünkü herhangi bir şeyin çok önemi olabilir.

I had to come back to understand everything.
Bir şey anlamak için geri döndüm.

Trying to understand everything, just the way you are.
Her şeyi anlamaya çalışıyordum, aynı senin gibi.

He is somebody who wants to understand everything.
Her şeyi anlayabilmek isteyen birisiydi.

Likely to understand everything and even accomplish something.
Her şeyi anlıyor ve hatta bir şeyleri başarabilir.

You know, too often we want to understand everything.
Siz de farkındasınızdır ki çoğu zaman her şeyi anlamak isteriz.

Pretending to understand everything and in reality… not knowing their own minds.
Herşeyi anlıyor gibi görünmeleri, gerçekte ise… kendi düşüncelerini bile bilmemeleri.

I get transferred. And right when I'm trying to understand everything he's teaching me.
Bana öğrettiği her şeyi anlamaya çalışırken oradan nakledildim.

It's hard to understand, everything's so… I'm worried about Luke. Twisted, and it's hard to explain, but.
Anlaman güç. Her şey çok karışık ve anlatması zor ama… Luke için kaygılıyım.

I got a question since everybody's trying to understand everything… all of a sudden.
Birdenbire herkes her şeyi anlamaya çalıştığına göre bir sorum var.

So, we would like to understand everything possible about this comet's journey around the Sun from when it's quiet to when it's at its most active.
Yani, mümkün olan her şeyi anlamak istiyoruz. Kuyruklu yıldızların Güneş etrafındaki yolculukları hakkında. En sessiz anından en aktif olduğu ana kadar.

Twisted and it's hard to explain, but… It's hard to understand, everything's so… I'm worried about Luke.
Anlaman güç. Her şey çok karışık ve anlatması zor ama… Luke için kaygılıyım.

What we're finding right now is that children really start to do this at the point where they start to understand that artefacts are objects that have been made by someone for a purpose, and that might be orienting them towards an understanding that things are intentionally caused, intentionally designed and then, once they understand that, yes, they're surrounded by these objects that are intentionally designed, then going,"Well, that's quite a good way to understand everything.
Şimdi buluyor olduğumuz şey, çocukların, bu eşyaların, birileri tarafından bir amaç için yapılmış nesneler olduklarını anlamaya başladıkları noktada gerçekten bu işi yapmaya başladıklarıdır; bu, onları nesneler kasten üretilmiştir şeklinde bir anlayışa doğru yöneltiyor olabilir ve bir kez böyle anladıklarında, -ki bilinçli tasarlanmış bu nesneler tarafından kuşantılıdırlar-'' iyi öyleyse bu, her şeyi anlamak için oldukça iyi bir yol'' muş diyerek devam ederler.

You don't need to understand everything right now.
Şu anda her şeyi anlaman gerekmez.

The more you try to understand, the bigger it gets, till it gets so big and powerful you come to understand everything, you remember all your past body lives.
Ne kadar anlamaya çalışırsan, o kadar büyür. Ta ki haşmetli ve güçlü bir hale gelene dek her şeyi anlamaya başlayana dek, eski yaşamlarını hatırlamaya başlayana dek.

I wanted her to understand everything about me.
Bana dair her şeyi anlamasını istiyordum.

Tom seemed to understand everything you said.
Tom söylediğin her şeyi anlıyor gibi görünüyordu.

Sami wanted to understand everything about Islam.
Sami İslam konusunda her şeyi kavramak istiyordu.

Look, I don't pretend to understand everything that's happened here.
Burada ne olduğunu her şeyi anlamak gibi de yapmayın, bakın.

To know someone is trying to understand everything that surrounds us.
Birinin bizi çevreleyen her şeyi anlamaya çalıştığını bilmek.

And right when I'm trying to understand everything he's teaching me, I get transferred.
Bana öğrettiği her şeyi anlamaya çalışırken oradan nakledildim.

I'm worried about Luke. It's hard to understand, everything's so… twisted and it's hard to explain, but.
Anlaman güç. Her şey çok karışık ve anlatması zor ama… Luke için kaygılıyım.

We tried to convey the objective truth… and to understand everything… which had provoked the authentic protests of the working class.
Nesnel gerçeği ifade etmek ve işçi sınıfının otantik protestolarını provoke eden her şeyi anlamaya çalıştık.

Look, I'm not going to pretend to understand everything you guys are talking about, but it sounds like there's a chance that this plan could end badly.
Bakın, konuştuğunuz her şeyi anlıyormuş gibi yapmayacağım ama bu planın kötü sonuçlanması gibi bir ihtimal olduğunu anlıyorum..

What you're seeing is energy, and it's one key to understanding everything that will unfold in the next two hours.
Gördüğünüz şey enerji ve bu da önümüzdeki iki saat içinde çözülecek her şeyi anlamanın anahtarlarından biri.