Hapseden Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Seni hapseden ben değilim.
Çünkü onu oraya hapseden bendim.
Onu hapseden kavanoz değildi.
Sizi bağlayan ya da hapseden ne var?
Seni hapseden adamın, ta kendisi, Claire.
Yıldır onları oraya hapseden sınırı geçiyor.
Seni hapseden bu karanlıktan kurtulmak istemiyor musun?
Hikikomori, Kendilerini Odalarına Hapseden Japon Gençliği.
Neden sizi hapseden kişiye hizmet ediyorsunuz?
Ama belki de beni bu berber dükkanına hapseden, hep bu içgüdüydü.
Aşk zihni hapseden bir ağ, ama tek başına değil.
Bundan dört yıl sonra, Dr. Brand,Savitarı Hız Gücüne… hapseden teknolojiyi icat edecek.
Seni oraya hapseden annem miydi?
Mançu cariye o varken imparator kimin için teknikler bir hava üretilen ağızlarına bir hediye ile bir kadın dedi iki kendi oğlu karşıt tahtını onun olduğu bir şerityüklü Britanya annesini öldürdü ve daha sonra 1890 yılında onu hapseden sekiz.
Bir dakika, köpekleri hapseden bir yerde kendini köpeğe mi çevirdin?
Ama sonunda bir grup cesur savaşçı,Piccoloyu Dünyanın derinliklerine hapseden güçlü bir büyü olan Ma Fu Bayı yarattı.
Şimdi benim görevim,beni hapseden bu zincirlerden kurtulup insanların içine karışıp, Tanrının mesajını yaymak.- Aynen İsanın havarilerle yaptığı gibi.
Bunun için de,bizi bu koza içine hapseden yanlış bilgilerden arınmalıyız!
Ya da bilgisayar tarafından oluşturulan bir gerçekliğin içinde yaşıyorum beni hapseden… Ya yine ruhsal bir çöküntü yaşadığımı hissettim.
Ya sahip olduğumu hissettim yine ruhsal çöküntü beni hapseden… ya da ben içeride yaşıyorum bilgisayar tarafından oluşturulan bir gerçeklik.
Ya da bilgisayar tarafından oluşturulan sanal bir gerçeklikte yaşadığımı beni hapseden. tekrardan… Tekrar ruhsal bir çöküntü yaşar mıyım.
Allahın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti tutup hapseden olamaz. Onun tuttuğunu Ondan sonra salıverecek de yoktur.
Ya da bilgisayar tarafından oluşturulan bir gerçeklik içerisinde yaşadığımı, beni hapseden… Ya yine bir ruhsal çöküntü yaşadığımı hissediyorum.
Roland hayaletlerimi yenen ve beni bu mezarlığa hapseden yüzük ve sihirli söz oluşturdu.
Bay Byam, bizi neden zincire vurup hapsettiğini anlamıyorum. Önde resif!
Bay Byam, bizi neden zincire vurup hapsettiğini anlamıyorum.
Beni oraya hapsetti bilmiyorum kaç saat sürdü?
Daha fazla Müslümanı hapsetmek, onları güven altına almaz.
Hapsedilmiş olmanın şokunu henüz üstümüzden atamamıştık.
Mineralleri hapseder, şifa için daha iyidir.