Hayattan Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Hayattan öğle.
Gerçek Hayattan Hikmet.
Wahre Weisheit des Lebens.Hayattan öğle.
Mittag des Lebens.Hayır Antonio, hayattan.
Hayattan sözler 2.
Worte des Lebens 2.Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
gerçek hayattanormal bir hayatgünlük hayattamutlu bir hayatbütün hayatımbaşka bir hayattayeni bir hayatıninsan hayatınıkişisel hayatıözel hayatım
Daha
Hiç kimse hayattan benim kadar.
Hayattan çok daha gerçekçidir.
So viel realer als das Leben.Lütfen! Bu hayattan iyisi yok!
Bitte! Dieses Leben ist toll!Hayattan mahrum etmek… yok etmek.
Des Lebens berauben, auslöschen.Benim gibi hayattan zevk almalısın.
Genieße das Leben wie ich.Hayattan komik anekdotlar anlatıyorum.
Amüsante Anekdoten des Lebens.Her yerde hayattan zevk al.
Und überall sich des Lebens zu erfreuen.O hayattan nefret ettim.- Kasper?
Kasper?- Ich hasste das Leben mit ihm!Yaşayın ve hayattan hoşnut olun.
Hayattan mahrum, huzur içinde yatıyor.
Des Lebens entzogen ruhet er in Frieden.İnternet gerçek hayattan daha önemli.
Das Internet ist wichtiger als das Leben.Bu hayattan kaçmak.
Diesem Leben entfliehen.Öyküsü 50 sene sonra geçiyordu ve Logan hayattan umudunu kesmiş yaşlı.
Darin spielt die Handlung 50 Jahre später und Logan lebt zurückgezogen mit seiner Familie.Bu hayattan bıktım.
Ich habe dieses Leben satt.İnsan hâlâ nefes alıyorken hayattan keyif almayı kendine neden çok görsün?
Wieso sollte man sich eine Freude versagen, solange man noch lebt?Hayattan nefret ediyorum. Ben yaptım.
Und ich habe es getan. Ich hasse das Leben.Ben yaptım. Hayattan nefret ediyorum.
Und ich habe es getan. Ich hasse das Leben.Hayattan nefret eden insanların eğlencesi için.
Unterhaltung von Leuten, die das Leben hassen.Biyografi ve hayattan ilginç gerçekler.
Biografie und interessante Fakten des Lebens.Hayattan, insan gerçekliğinden, kendi toprağımızdan.
Lebens, des Menschen, unserer Wirklichkeit.Tahiti insanları der ki,'' Sen hayattan nefret edersen, hayat da senden nefret eder.
Tahiti-Menschen sagen: Du hassen Leben, Leben hassen dich.Hayattan bıkmıştır. Londradan bıkmış kişi.
Ist er des Lebens überdrüssig. Ist jemand Londons überdrüssig.Ve o hayattan zevk alırdı.
Und er hat sein Leben genossen.Veya bu hayattan vazgeçebilirsiniz.
Oder Sie können dieses Leben aufgeben.Ve bana hayattan bıktığını söyledi.
Sie sagte mir, sie sei des Lebens müde.
