Imanlı Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Ecclesiastic
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Eğer imanlı iseler.
Amma o genç ise, onun ana-babası imanlı idiler.
Ve bu her imanlı için geçerlidir.
Imanlı lazım onları kullansın kendi topluluğundaki.
Sie müssen ihren Glauben in ihren Gemeinschaften.Böyle bir şeye karşı imanlı milletimiz karşı koyabilir.
Gegen so etwas kann sich unser gläubiges Volk wehren.Bu, imanlı insanlar için ne anlama gelir?
Was kann das für den glaubenden Menschen bedeuten?Ancak Allah, insanın ne kadar imanlı olduğunu bilir.
Ich weiß aber, daß Gott viel Glauben an den Menschen hat.Bizlere imanlı ömür ve ölüm nasip etsin.
Schenke uns den Glauben an das Leben und die Auferstehung.Fransanın putrid cumhuriyetine ve pis suç ortaklarına karşı 7 milyar imanlı.
Milliarden Gläubige gegen die faulige Republik Frankreich und ihre schmutzigen Komplizen.Allah herkese imanlı olarak ölmeyi nasip eylesin.
Für Gott leben somit alle die im Glauben gestorben sind.Her imanlı, dünya çapındaki bu tanıklığa kişisel olarak katılması için çağrılır.
O bu gücünü ortaya koyduğu zaman İsadaki imanlı ölmüş olmasına rağmen yaşayacaktır.
Wenn Er diese Macht einsetzt, wird der Gläubige in Jesus leben, auch wenn er gestorben ist.Ancak imanlı olduğunuz için kâfirlerin iki katı olun.
Es gibt nur zwei Möglichkeiten: entweder seid ihr ungläubig, oder ihr seid gläubig.Tanrı sonuna kadar çalışmaları için cesur, umutlu, imanlı ve dayanıklı insanları çağırıyor”( 213. sayfa).
Gott ruft Menschen mit Nerven, Hoffnung, Glauben und Ausdauer dazu auf, auf den Punkt zu arbeiten“(Seite 213).Her imanlı, dünya çapındaki bu tanıklığa kişisel olarak katılması için çağrılır.
Jeder Gläubige ist aufgerufen, persönlich an diesem weltweiten Zeugnis teilnehmen.Biçimsel olarak, II. Enternasyonalin başında'' imanlı'' Marksistler,'' ortodokslar'' duruyordu- Kautsky ve diğerleri.
Formal standen an der Spitze der II. Internationale„rechtgläubige“ Marxisten, die„Orthodoxen“- Kautsky und andere.Her imanlı, dünya çapındaki bu tanıklığa kişisel olarak katılması için çağrılır.
Jeder Gläubige ist aufgefordert, sich an diesem weltweiten Zeugnis persönlich zu beteiligen.( 30) Ayrıca Doğu Kiliselerinin her birinden bir grup imanlı yeniden Katolik Kilisesi ile birleşmiştir( Ünierte).
(30) Außerdem hat sich in jeder der orientalischen Kirchen eine Gruppe von Gläubigen wieder mit der katholischen Kirche vereinigt(Uniaten).Tanrı ve imanlı arasındaki bu bereketli mahremiyetler ile ilgili pratik örnekler ne kadar güzeldir!
Wie schön sind diese praktischen Beispiele der gesegneten Intimität zwischen Gott und dem Gläubigen!Sevgili imanlı savaşçılarım, ileri adım atmaya ve dünyasal misyonunuzun son aşamasını kabul etmeye hazır mısınız?
Meine treuen Krieger, seid ihr bereit, vorwärts zu gehen und die letzte Phase eurer irdischen Mission zu akzeptieren?Bu onların ancak imanını ve teslimiyetlerini artırdı.
Und es mehrte ihnen nur den Glauben und die Ergebung.Tüm imanına ihtiyacımız var.
Wir brauchen deinen gesamten Glauben.Onlar sizi imanınızdan sonra sizi kâfirler olarak geriye çevirirler.
Werden sie euch, nachdem ihr gläubig geworden seid, wieder zu Ungläubigen machen.Bizim imanımız müziğe, öpüşmeye, hayata, şampanyaya ve eğlenceyedir.
Wir Glauben an Musik, Küsse, das Leben, Champagner und Freude.Çünkü bizim imanımız vardır.''.
Und wir haben außerdem unseren Glauben.".İmanını korumak için.
Den Glauben zu bewahren.Şeytan gelip imanını alur ermiş.
Der Satan kommt und nimmt den Glauben weg.Ester imanını ve cesaretini nasıl ortaya koydu?
Wie bewies Esther Glauben und Mut?Bu onların ancak imanını ve teslimiyetlerini artırdı.
Und es verstärkte nur ihren Glauben und ihre Ergebung.Peki Meryemin imanını güçlendirmek için çaba gösterdiğine dair kanıt var mı?
Woran ist zu erkennen, dass Maria sich anstrengte ihren Glauben zu stärken?
