KIRMAKTAN ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• zu brechen
• kaputtes

Kırmaktan Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Seni kırmaktan nefret ederim.
Ich liebe dich zu brechen.".

Seni ümitlendirmekten, erkek arkadaşımı kırmaktan.
Dir falsche Hoffnung zu machen, meinen Freund zu verletzen.

Kırmaktan daha iyi bende katılıyorum.
Aber ich breche besser ab.

Diğer kolunu da kırmaktan hiç çekinmem.
Ich habe kein Problem damit, den anderen Arm zu brechen.

Onu kırmaktan nefret ediyorum ama hayır.
Ich hasse es dir zu brechen, aber nein.

Bu defa bahisçi de parmaklarını kırmaktan fazlasını yaptı.
Dieses Mal hat der Buchmacher mehr getan, als ihm die Finger zu brechen.

Beni pencere kırmaktan bir yıl boyunca tutuklattın.
Sie halten mich ein Jahr für ein kaputtes Fenster fest.

Sütyenindeki kumaş sayesinde iki bileğimi kırmaktan kurtuldum.
Die Taschentücher in ihrem BH ersparten mir zwei gebrochene Handgelenke.

Kafa kırmaktan bahsediyoruz, sırt ağrısından değil.
Es geht um eingeschlagene Köpfe, nicht um kaputte Rücken.

Kötü alışkanlıkları önlemek, kırmaktan daha kolaydır.”.
Es ist einfacher, schlechte Gewohnheiten zu vermeiden, als sie zu brechen.“.

On yıl sonra kalp kırmaktan usanırsan… beni ara da ekipte sana yer açalım.
In zehn Jahren, wenn du keine Lust mehr hast, Herzen zu brechen, ruf an.

Kovboylara koyun çobanı olmadığını göstermeye ne dersin? Kırmaktan bahsetmişken.
Willst du ihnen zeigen, dass du kein Schafhirte bist? Apropos kaputt.

Ve sanki kardeşinin boynunu kırmaktan biraz fazla mutluluk duymuş gibisin.
Und deinem Bruder das Genick zu brechen, hast du vielleicht etwas zu sehr genossen.

Sonraki yazı“ Kötü alışkanlıkları önlemek, kırmaktan daha kolaydır.”.
Es ist einfacher, schlechte Gewohnheiten zu vermeiden, als sie zu brechen.“.

Boynunu kırmaktan daha kolay olan tek şey büyülü yaşam yüzüğünü çıkarmak.
Das Einzige, was noch einfacher wäre als dir das Genick zu brechen, ist dir deinen Lebensring wegzunehmen.

Gerçek şu ki hackerlar bir şeyleri kırmaktan çok daha fazlasını yapabilir.
Die Wahrheit ist, dass Hacker viel mehr tun können, als Dinge zu zerstören.

Hapse gireceksem onu öldürmekten girerim, baş parmağını kırmaktan değil.
Wenn ich in den Knast gehen würde, dann würde ich ihn umbringen und nicht seinen Daumen brechen.

Kötü alışkanlıkları önlemek, kırmaktan daha kolaydır./ Benjamin Franklin.
Es ist einfacher, schlechte Gewohnheiten zu verhindern, als sie zu brechen“- Benjamin Franklin.

Seni kırmaktan nefret ediyorum, ama orada birisi sıcak basan bölümünde sizi mahvediyor.
Hasse es dir zu brechen, aber da ist jemand dich zu verdrehen in der Hot-Flash-Abteilung.

Ancak hastadan istenen çok sert nesneleri ısırmak ve kırmaktan kaçınmasıdır.
Nach der Anwendung sollen die Patienten vermeiden, sehr harte Dinge zu beißen und zu brechen.

Eğer takım kaptanı olmak istiyorsan rekor kırmaktan fazlasını yapmalısın, biliyorsun.
Du weißt, dass du mehr machen musst als nur Rekorde zu brechen, um Team Kapitän zu werden.

Uygulama sonrası hastalar çok sert nesneleri ısırmak ve kırmaktan kaçınmalıdır.
Nach der Anwendung sollen die Patienten vermeiden, sehr harte Dinge zu beißen und zu brechen.

Ancak hastalarımızın sert nesneleri ısırmak ve kırmaktan kaçınması gerekmektedir.
Nach der Anwendung sollen die Patienten vermeiden, sehr harte Dinge zu beißen und zu brechen.

Seni kırmak istemedi.
Sie wollte dich nicht verletzen.

Annem onun kalbini kırmış, o da onunkini kırmalıymış..
Er sagte, sie brach sein Herz, also bricht er ihres.

Onu kırmak istemedim.
Ich wollte ihn nicht verletzen.

Sizi kırmak istemedim.
Ich wollte Sie nicht verletzen.

Onu kırmak istemiyorum.
Ich will ihn nicht kränken.

Avukatı elini kırmaya çalıştığını söylüyor.
Sein Anwalt sagt, Sie wollten ihm die Hand brechen.

Seni kırmak istemedik.
Wir wollten dich nicht verletzen.