KUTUPLAŞMA ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

Kutuplaşma Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Kutuplaşma yükselir.
Die Polarisierung steigt.
Ancak giderek derinleşen bu kutuplaşma Trumpla başlamadı.
Diese immer radikalere Polarisierung hat jedoch nicht mit Trump begonnen.
Kutuplaşma tüm dünyada gittikçe artıyor.
Polarisierung nimmt in der ganzen Welt zu.
Kişisel ve siyasi kutuplaşma 20 yıldır olmadığı kadar yüksek.
Die private und politische Polarisierung ist auf einem 20-Jahres-Hoch.
Kutuplaşma ABDyi seçimlerden sonra felç edecek.
Polarisierung wird USA nach der Wahl lähmen.
Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
Bugün dünyada çok fazla sansasyon,yanlış bilgi ve kutuplaşma var.
Es gibt zu viel Sensation,Fehlinformation und Polarisierung in der heutigen Welt.
Dünyadaki kutuplaşma daha da mı artacak?
Wird das Machtvakuum in der Welt noch zunehmen?
Bugün dünyada çok fazla sansasyon,yanlış bilgi ve kutuplaşma var.
Es gibt heute auf der Welt zu viel Sensationssucht,Falschinformation und Polarisierung.
Kutuplaşma siyasi elitlerde en güçlüdür.
Die Polarisierung ist in unserer politischen Elite am stärksten.
Açıkça başlayın: Kutuplaşma, partizanları ayıran politik mesafedir.
Beginnen Sie mit dem Offensichtlichen: Polarisierung ist die politische Distanz zwischen Partisanen.
Şu anda değişir yayın frekansına yapılmıştır 11,958 GHz kutuplaşma sol.
Zu diesem Zeitpunkt wurden die Änderungen an der Sendefrequenz gemacht 11,958 GHz Polarisation links.
Işının kutuplaşma etkisi bizi ele verecek.
Der polarisierende Effekt des Strahls ermöglicht unsere Entdeckung.
Forumda anti-çevreci Donald Trump ve yeşil Greta Thunberg arasında kutuplaşma beklenebilir.
Es ist eine Polarisierung zwischen dem Anti-Umweltschützer Donald Trump und der grünen Greta Thunberg zu erwarten.
Politik kutuplaşma Venezuella oldukça açık.
Die Polarisierung auf politischer Ebene in Venezuela ist offensichtlich.
Şu bir gerçek; toplumlarda gördüğümüz kutuplaşma, aslında dünya çapında yaşanan bir durum.
Fakt ist, dass die Polarisierung, die wir in Gesellschaften sehen, tatsächlich ein globales Phänomen ist.
Ülkedeki kutuplaşma ve ekonomik istikrarsızlık da cabası.”.
Hinzu kommen die Polarisierung des Landes und die wirtschaftliche Instabilität.“.
Ama izlenme süresi açısından bakarsak bu kutuplaşma insanları çevrim içi tutmakta çok etkili.
Ist diese Polarisierung sehr effizient, um Leute online zu halten. Aber betrachtet man die Verweildauer.
ABDdeki kutuplaşma adeta bir radikallik yarışına dönüştü.
Die Polarisierung führte in den USA zu einem Wettlauf der Radikalität.
Almanlarla aynı zamanda aşırı kutuplaşma yaşayan Norveçlileri de düşünün.
Denken Sie an die Norweger, die zur gleichen Zeit wie die Deutschen extreme Polarisierung erlebten.
Siyasi kutuplaşma çerçevesinde tartıştığımız sorunların çoğu kablolu televizyonda da bolca mevcut.
Viele Probleme, die wir diskutieren, wie politische Polarisierung, gibt es in Massen im Kabelfernsehen.
Bunlar dört“ Ps” ile özetlenebilir: kutuplaşma, felç, perfidite( veya skandal) ve güçsüzlük.
Diese können durch vier"Ps" zusammengefasst werden: Polarisation, Lähmung, Perfidie(oder Skandal) und Ohnmacht.
Kutuplaşma, sadece yüzeysel bakanlara, karşılıklı birbirini dışlayan zıtlıklar olarak görünür.
Polaritäten erscheinen nur dem oberflächlichem Betrachter als Gegensätze, die sich gegenseitig ausschließen.
Vaat edilen refah yerine, sanayileşme, kutuplaşma ve küçülen bir orta sınıf elde ettik.
Anstelle des versprochenen Wohlstands bekamen wir Deindustrialisierung, Polarisierung und eine schrumpfende Mittelschicht.
Bu kutuplaşma tanımı, partilerin kaç tanesinin“ ılımlı” veya köprü kurucuları olduğu ile ilgilidir.
Diese Definition der Polarisierung betrifft, wie viele Beamte der Partei„gemäßigte“ oder Brückenbauer sind.
Belediye başkanlarından bazıları yürütme ve yasama organları arasındaki kutuplaşma ve bölünmelere odaklandı.
Einige der Bürgermeister konzentrierten sich auf Polarisierung und Spaltungen zwischen Exekutive und Legislative.
Krizde istihdamda kutuplaşma ve iş kalitesi: Avrupa İş Monitörü 2013.
Polarisierung des Arbeitsmarkts und Arbeitsplatzqualität in der Krise:„European Jobs Monitor“ 2013.
Nasıl olmuşsa tekilliğin yaydığı enerji, gemi gövdesindeki kroniton parçacıklarını yüksek zamansal kutuplaşma durumuna geçirmiş.
Die davon ausgegangene Energie hat die Chroniton-Partikeln in unserer Hülle in einen Zustand höchster temporaler Polarisation versetzt.
Üçüncü anlamda kutuplaşma var fırlamıştır taraflar arası düşmanlıkla 25 yıllarında olduğundan daha yoğun.
Polarisation im dritten Sinne hat explodierte mit parteiübergreifender Feindseligkeit intensiver als in den letzten 25-Jahren.
Blood ve Crip çetelerinin üyeleri hangi tarafa oy verdiklerini bilsinler diye.( Kahkahalar) Kutuplaşma siyasi elitlerde en güçlüdür.
Damit die Bloods und die Crips wissen, für welche Seite sie stimmen sollen.(Lachen) Die Polarisierung ist in unserer politischen Elite am stärksten.
ABD toplumunda görülen kutuplaşma, sadece sosyal medyayla kısıtlı değil artık, diyor De Volkskrant.
Die Polarisierung der US-amerikanischen Gesellschaft beherrscht nunmehr nicht allein die sozialen Medien, beobachtet De Volkskrant.
Sonuçlar: 53, Zaman: 0.0229

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca