Die polarisierung Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Die Polarisierung steigt.
Im BIOPTRON-Licht erreicht die Polarisierung einen Grad von ca. 95%.
BIOPTRON ışınının polarizasyonu yaklaşık% 95 seviyesindedir.Die Polarisierung ist in unserer politischen Elite am stärksten.
Kutuplaşma siyasi elitlerde en güçlüdür.Dies erzeugt wiederum die Polarisierung von Parteiplattformen und Beamten.
Bu, sırayla, üretir parti platformlarının ve görevlilerin kutupsallaşması.Die Polarisierung auf politischer Ebene in Venezuela ist offensichtlich.
Politik kutuplaşma Venezuella oldukça açık.Popülistler bu şekilde İsviçrenin kutuplaşması hamlesini tamamlamak niyetinde.”.Die Polarisierung führte in den USA zu einem Wettlauf der Radikalität.
ABDdeki kutuplaşma adeta bir radikallik yarışına dönüştü.Bu, Amerikan siyasetinde büyük heyecana yol açacak ve kutuplaşmayı daha da derinleştirecektir.Wir verlieren die Polarisierung. Mein Haus fällt auseinander!
Gövde yüzeyindeki kutuplaşmayı kaybettik. Evim yıkılıyor!Damit die Bloods und die Crips wissen, für welche Seite sie stimmen sollen.(Lachen) Die Polarisierung ist in unserer politischen Elite am stärksten.
Blood ve Crip çetelerinin üyeleri hangi tarafa oy verdiklerini bilsinler diye.( Kahkahalar) Kutuplaşma siyasi elitlerde en güçlüdür.Die Polarisierung, die wir heute in unserem Kongress erleben, hat viele Quellen.
Bugün Kongremizde gördüğümüz kutuplaşmanın birçok kaynağı var.Aber sie stellen einige gemeinsame Narrative in Frage, die Polarisierung mit Online-Nachrichten und sozialen Medien verbinden.".
Ancak kutuplaşmayı çevrimiçi haberlere ve sosyal medyaya bağlayan bazı ortak anlatılar konusunda şüphe yarattılar.”.Die Polarisierung von Individuen, Denk- und Glaubenssystemen, Lebensstilen und Prioritäten wird heutzutage besonders stark.
Bireylerin kutuplaşması, düşünce ve inanç sistemleri, yaşam tarzları ve öncelikleri, bugünlerde özellikle keskinleşiyor.In den Ländern verlieren die Menschen das Vertrauen in politische Einrichtungen, die Polarisierung nimmt zu und der Populismus ist auf dem Vormarsch.
Ülkeler içinde insanlar siyasi kurumlara olan inancını kaybediyor, kutuplaşma artıyor ve popülizm yürüyor.Hinzu kommen die Polarisierung des Landes und die wirtschaftliche Instabilität.“.
Ülkedeki kutuplaşma ve ekonomik istikrarsızlık da cabası.”.Unsere Gesellschaft braucht einen nationalen Dialog und Konsensbildung dringender als sie die Wahlen gebraucht hat, die am Ende nur die Polarisierung und Entzweiung bestärkt haben.
Toplumumuzun-- kutuplaşma ve bölünmelere neden olan seçimlerden daha çok-- ulusal bir diyalog ile oybirliğine ihtiyacı var.Da zeige ich, wie die Polarisierung unter den Parteien entstand.
Bu durum, partiler arasındaki kutuplaşmanın azalması olarak yorumlanmıştır.Zannederim Amerikalıların çoğunun İslam Dünyası hakkındakibu Amerika nın en karanlık olaylarından biri geldi vealgılarımız bu korkunç olay ve kutuplaşmadan etkilendi.Fakt ist, dass die Polarisierung, die wir in Gesellschaften sehen, tatsächlich ein globales Phänomen ist.
Şu bir gerçek; toplumlarda gördüğümüz kutuplaşma, aslında dünya çapında yaşanan bir durum.Suriyedeki savaşa yol açan pek çok sebep varken, insanlık dışı mimarinin de asimilasyona, öz saygı ve kentsel bölge kavramlarının yok olmasına katkı sağlayarak mezhep ayrımını ve düşmanlığı besleme şeklini azımsamamalıyız.Die Polarisierung der US-amerikanischen Gesellschaft beherrscht nunmehr nicht allein die sozialen Medien, beobachtet De Volkskrant.
ABD toplumunda görülen kutuplaşma, sadece sosyal medyayla kısıtlı değil artık, diyor De Volkskrant.Zannederim Amerikalıların çoğunun İslam Dünyası hakkındaki bilgileri 11 Eylül öncesinde çok yüzeyseldi. Sonra üzerimize bu Amerikanın en karanlık olaylarından biri geldi vealgılarımız bu korkunç olay ve kutuplaşmadan etkilendi.Er wird die Polarisierung des Landes verschärfen und aus dem Präsidentenpalast gegen die Rathäuser der Opposition kämpfen.
Ülkenin kutuplaşmasını yoğunlaştıracak ve cumhurbaşkanlığı sarayından muhalefet belediyelerine karşı savaşacak.Diese Definition der Polarisierung betrifft, wie viele Beamte der Partei„gemäßigte“ oder Brückenbauer sind.
Bu kutuplaşma tanımı, partilerin kaç tanesinin“ ılımlı” veya köprü kurucuları olduğu ile ilgilidir.Triebkräfte der Polarisierung und Aufwertung der Arbeitsplätze in Europa in jüngster Zeit:„European Jobs Monitor“ 2014.
Günümüzde Avrupadaki istihdam kutuplaşmasına ve yükselmesine etki eden faktörler: 2014 Avrupa İstihdam Monitörü.Eine neue Art der Polarisierung gefährdet die Errungenschaften einer jahrzehntelangen europäischen Zusammenarbeit.
Yeni bir kutuplaşma türü, onlarca yıllık Avrupa beraberliğinin kazanımlarını tehdit ediyor.Neue Formen der Polarisierung bedrohen die Errungenschaften jahrzehntelanger europäischer Kooperation.
Yeni bir kutuplaşma türü, onlarca yıllık Avrupa beraberliğinin kazanımlarını tehdit ediyor.Aufgrund der Polarisierung der mentalen Buchhaltung ist dies jedoch nicht der Fall.
Bununla birlikte, zihinsel muhasebe -önyargı nedeniyle- bu değildir.Kurtulmuş: In der türkischen Politik gab es immer schon diese Art der Polarisierung.
Kurtulmuş: Türk politikasında her zaman bu tarz kutuplaşmalar olmuştur.Hier ist eine einfache Lösung für diese Art der Polarisierung: Hören Sie auf, Ihre politischen Gegner zu hassen.
İşte bu tür kutuplaşmanın kolay bir çözümü: Siyasi düşmanlarınızdan nefret etmeyi bırakın.
