Oruç tutar Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Ecclesiastic
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Kuran okur, oruç tutar, namaz kılardı.
Liest aus dem Koran, fastet, betet.Hindular ve Budistler hepsi oruç tutar.
Haftada iki kez oruç tutarım”( Luka 18:11, 12).
Soru 295: Hristiyanlar nasıl oruç tutarlar?
Frage 295: Wie fasten die Christen?Gün boyunca tıbbi oruç tutarken, köpeğe her saatte küçük( 1-2 kaşık) bir içki verilir.
Medizinisches Fasten für 1-3 Tage, wobei dem Hund jede Stunde in kleinen(1-2 Löffeln) Portionen ein Getränk gegeben wird.Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
Fiillerle kullanım
Isimlerle kullanım
Daha
Samuraylar savaştan önce oruç tutar.
Ein Samurai fastet, ehe er in den Krieg zieht.Pazartesi ve perşembe günleri oruç tutar, fakat mahbûs-ları açlıktan öldürürdü.
Er fastet den Montag und Donnerstag aber isst zu Ramaḍān.Bunlara gücü yetmeyen üç gün oruç tutar.
Wer dies aber nicht kann, fastet drei Tage.Ferisiler haftada iki kez oruç tutarlardı( Luka 18:12).
Sie fasteten zweimal in der Woche(Lukas 18,12).Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutar.
Wer dies aber nicht kann, fastet drei Tage.O halde kim bugünün gündüzünde oruç tutarsa altmış ay oruç tutmuş gibi olur.''.
Und wer an diesem Tag fastet, wird so belohnt, als ob er sechzig Monate Bunlara gücü yetmeyen üç gün oruç tutar.
Wer es nicht vermag, der soll drei Tage fasten.Bu yüzden oruç tutarız, bu ihtiyaçlarımızı… görmezden gelerek ruhumuzu güçlendiririz.
Deshalb fasten wir, um Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutar.
Wer es nicht vermag, der soll drei Tage fasten.Buna imkan bulamayan üç gün hacda,yedi gün de dönünce oruç tutar, işte bu, tam on gündür.
Wer es nicht vermag,der soll während der Wallfahrt drei Tage fasten und sieben, nachdem ihr zurückgekehrt seid: Das sind insgesamt zehn.Kim o aya ulaşırsa oruç tutsun. Hasta veya yolcu olanlarınız,tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde oruç tutar.
Wer also von euch während dieses Monats anwesend ist, der soll ihn Buna imkan bulamayan üç gün hacda,yedi gün de dönünce oruç tutar, işte bu, tam on gündür.
Wer jedoch nicht(s) finden kann,der soll drei Tage während der Pilgerfahrt fasten und sieben, wenn ihr zurückgekehrt seid; das sind im ganzen zehn.Artık sizden kim ramazan ayının hilâlini görürse, o gün oruca başlasın. Hasta veya yolcu olan,tutamadığı günler sayısınca, başka günlerde oruç tutar.
Wer also von euch während dieses Monats anwesend ist, der soll ihn Sarah, bugün Tanrıya günahlarımızdan dolayı üzgün olduğumuzu göstermek için oruç tutar ve önemli fedakarlıklar yaparız.
Sarah, wir fasten und bringen heute weitere wichtige Opfer, um Gott zu zeigen, dass Onlar dua etmekle meşgulken, işsizler veküçük çocuklar oruç tutar.
Sie beteten, während die Arbeitslosen unddie kleinen Kinder fasteten.Gelecek seneye inşallah dokuzuncu gün oruç tutarız.
Jahr noch erlebe, so Allah will, werden wir am neunten Tag fasten.'“.Bunları yapamayan kimse( peş peşe)üç gün oruç tutar.
Und wer[dies] nicht vermag,der soll drei Tage fasten.Buna imkân bulamayan,üç gün oruç tutar.
Wer es aber nicht kann,dann(soll er) drei Tage fasten.[…].Buna imkân bulamayan, üç gün oruç tutar.
Wer aber nicht(die Mittel dazu) findet, der faste drei Tage.Bunları yapamayan kimse( peş peşe)üç gün oruç tutar.
Wer es aber nicht kann,dann(soll er) drei Tage fasten.Halkınızın bu şekilde yas tuttuğunu biliyorum. Oruç tutarsınız.
Ich weiß, dass Ihr volk fastet, um große Trauer auszudrücken.Bu sebeple her müslüman ramazan boyunca oruç tutar.
Der Koran verpflichtet jeden erwachsenen Muslimen, während des Ramadans zu fasten.Eğer bulut veyatoz hilâli görmeye engel olursa ertesi gün oruç tutardı.
Wenn aber eine Wolke oderStaub die Sicht auf ihn behindert hätte, würde er am nächsten Morgen fasten.İçinizden biri hastalanır, yahut yolda bulunursa orucunu yer, sonra başka günlerde,o yediği gün sayısınca oruç tutar.
Wer von euch jedoch krank ist oder sich auf einer Reise befindet, der soll eine(gleiche)Anzahl von anderen Tagen fasten.
