SAKINLEŞTIRMEYE ne Demek Almanca - Almanca Çeviri

• zu beruhigen
• zu entspannen
• zu besänftigen

Sakinleştirmeye Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Aileyi sakinleştirmeye.
Familie zu entspannen.

Sakinleştirmeye çalışacağım onu.
Ich versuche, ihn zu beruhigen.

Yolcuları sakinleştirmeye çalışır.
Er versucht, die Passagiere zu beruhigen.

Dinlenmek, bir şeyleri hatırlamana ve seni sakinleştirmeye yardım eder.
Ruhe kann dir dabei helfen, dich an Dinge zu erinnern und dich zu entspannen.

Sen bizi sakinleştirmeye devam et.
Du beruhigst uns.

Ablam kapıyı açtı ve onu sakinleştirmeye çalıştı.
Meine Schwester öffnete die Tür und versuchte ihn zu beruhigen.

Onu sakinleştirmeye çalıştım.
Ich versuchte ihn zu trösten.

Öğretmenler bizi sakinleştirmeye çalıştı.
Lehrer versuchten uns zu besänftigen.

Onu sakinleştirmeye çalıştım.
Ich versuche, sie zu beruhigen.

Bir baba çocuğunu sakinleştirmeye çalışıyor.
Der Vater versucht sein Kind zu beruhigen.

Onu sakinleştirmeye çalışacağım.
Ich versuche, sie zu beruhigen.

Anne ve babası onu sakinleştirmeye çalışırlar.
Mutter und Vater versuchen es zu beruhigen.

Onu sakinleştirmeye çalışıyor.
Sanitäter versuchen, sie zu beruhigen.

Onunla konuştum, onu sakinleştirmeye çalıştım.
Ich habe geredet, versucht, ihn zu beruhigen.

Beni sakinleştirmeye çalıştığını biliyorum.
Ich weiß, Sie wollen mich beruhigen.

Böyle bir saldırı hemen bir canavar sakinleştirmeye yapabilirsiniz.
Ein solcher Angriff kann fast sofort zu beruhigen ein Monster.

Herkesi sakinleştirmeye yardım et.
Hilf mir, alle zu beruhigen.

Tabiî başkan ve savcı onu sakinleştirmeye çalışıyorlardı.
Natürlich versuchten der Präsident und der Staatsanwalt sie zu beruhigen.

Babamı sakinleştirmeye çalışsak iyi olacak.
Vielleicht sollten wir Dad beruhigen.

Onları müzikle sakinleştirmeye çalışacağım.
Ich versuche, sie mit Musik zu beruhigen.

Onu sakinleştirmeye çalışıyorum. Buraya gel kızım.
Komm her.- Ich versuche, sie zu kühlen.

Onları sakinleştirmeye çalış.
Versuchen Sie, sie zu beruhigen.

Red sakinleştirmeye çalıştı, ama vahşi bir kedi gibiydi.
Red wollte ihn beruhigen, aber er war einfach zu wild.

Kendini sakinleştirmeye çalış.
Versuche nur, dich zu beruhigen.

Beni sakinleştirmeye çalışıyorsun ama.
Ich weiß, Sie wollen mich beruhigen.

Koku çocuğunuzu sakinleştirmeye yardımcı olabilir.
Der Duft kann helfen, Ihr Kind zu beruhigen.

Bizi sakinleştirmeye çalışma, Bay Parlak Çocuk.
Versuchen Sie uns nicht zu besänftigen, Mr. Schönling.

Katar durumu sakinleştirmeye çalışmıştı.
Katar hat versucht, die Situation zu beruhigen.

Evet. Sakinleştirmeye kalkarsan oralarını yer işte.
Das frisst er, wenn Sie ihn beruhigen wollen. Ja.

Her şey. Beni sakinleştirmeye zahmet etme zaten.
Alles. Versuch nicht, mich zu beruhigen.