Yavaşlamaya Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Yavaşlamaya ihtiyacımız yok.
Her şey yavaşlamaya başlar.
Yavaşlamaya karar verdim.
Bedenim beni yavaşlamaya yönlendiriyordu.
Yavaşlamaya hiç gerek yok.
Araba ekonomik yavaşlamaya başlar.
Yavaşlamaya pek vakit kalmayacak.
Eninde sonunda yavaşlamaya başlayacak, değil mi?
Yavaşlamaya çalışıyorum, Kaptan.
Öncü göstergeler büyümede yavaşlamaya işaret etmeye başlamıştır.
Yavaşlamaya çalışan birini aramıyoruz.
Sonuçlarım motivasyonumla birlikte yavaşlamaya başladı.
Herkes yavaşlamaya hazır olsun.
Satış gücü azalır vedüşüş trendi yavaşlamaya başlar.
Ama ben yavaşlamaya hiç niyetli değildim.
Günün son saatlerinde vücudunuz yavaşlamaya ihtiyaç duyar.
Yavaşlamaya hazır olun. 5, 4, 3…- Kemerini bağla.
Vücudumuzun kollajen üretimi doğal olarak biz yaşlandıkça yavaşlamaya başlar.
Birkaç gün sonra yavaşlamaya ve pembe veya daha açık renklere dönmeye başlar.
Vücudumuzun kollajen üretimi doğal olarak biz yaşlandıkça yavaşlamaya başlar.
En sonunda PCde yavaşlamaya neden olan en yaygın nedenler şunlardır.
Bir sonraki cuma öğle yemeği vaktinden sonra… iş akışı yavaşlamaya başlamıştı.
Bugün büyüklüğün yavaşlamaya sebep olduğunu, geleneğin değişimi zorlaştırdığını görüyoruz.
Bir sonraki cuma öğle yemeği vaktinden sonra… iş akışı yavaşlamaya başlamıştı.
Annemin şarkısı çocuklara‘ Yavaşlamaya yalvarır ve bu kadar hızlı büyümeyi durdurur.
Lerde doğum kontrolünün teşvik edilmesiyle, Bangladeşin büyüme hızı yavaşlamaya başladı.
Çok fazla alkol tüketilmesi bu fonksiyonlarda yavaşlamaya bazen de tamamen kesilmeye yol açabilir.
Çin Gümrük Müsteşarlığı tahminlerine göre, 2015 yılının ilk çeyreğinde Çinin ihracatı da yavaşlamaya başladı.
Fakat metabolizmanız yavaşlamaya devam ettikçe, daha belirgin belirtiler ve semptomlar geliştirebilirsiniz.
Şu an burada dururken bile hala görebiliyorum, suyun içine onun arkasından fırladığım sırada zaman yavaşlamaya ve bu sahne de donmaya başladı.