GITMEYI TERCIH ne Demek Ingilizce - Ingilizce Çeviri

• she would rather go
• chosen to go to

Gitmeyi tercih Turkce kullanımına örnekler ve bunların Ingilizce çevirileri

Gitmeyi tercih ede….
I would rather go.

Yürüyerek gitmeyi tercih ediyoruz.
We prefer to go on foot.

Avukat, Yunanlıların çoğunun tanıdıkları veya arkadaşları veya ailelerinin önerdiği avukatlara gitmeyi tercih ettiğini söyledi.
Most Greeks prefer to go to lawyers they know, or are referred to by friends or family, she said.

Gece gitmeyi tercih ederim.
I prefer to go in at night.

Ayrıca, başka biriyle gitmeyi tercih edebilir.
Besides, I think she would rather go with somebody else.

Yayan gitmeyi tercih ediyoruz.
We prefer to go on foot.

Ayrıca, başka biriyle gitmeyi tercih edebilir.
I think she would rather go with somebody else. Besides.

Vegasa gitmeyi tercih edeceğini söyledi ama gelenekleri de yerine getirmek gerek, değil mi?
He says he would rather go to Vegas, but you gotta do the ritual thing, right?

Bay ve Bayan Kent geçen yaz dağlara gitmeyi tercih ediyordu.
Mrs and Mr Kent preferred to go to the mountains last summer.

O, dansa gitmeyi tercih edecektir.
She prefers to go out.

Hey, bu dünyada savaşa senden başka gitmeyi tercih edeceğim biri yok.
Hey, there is no one on Earth that I would rather go into battle with than you.

Seninle gitmeyi tercih ediyorum.
I'm choosing to go with you.

Neyse sonum Cainin tarlasında başında sadece bir haçla yatan Jackin gibi olmadan hemen gitmeyi tercih ederdim.
Anyway, I would rather leave now than end up like your Jack, buried up in Cain's Field with not so much as a cross above his head.

Çamlıcaya gitmeyi tercih ederler.
She would rather go for sleepovers.

Parise gitmeyi tercih ederim.
I would prefer to go to Paris.

Kız sinemaya gitmeyi tercih ediyormuş.
Apparently she would rather go to a movie.

Kumsala gitmeyi tercih ederiz.
We prefer to go to the beach.

Vic, birlikte bir hafta sonu geçirmek yerine işe gitmeyi tercih ediyorsan, bu olmayacak… böyle demek istemediğimi, biliyorsun, Sean.
Vic, if you would rather go to work than spend a weekend with me, I'm not gonna… that is not what I mean, and you know it, Sean.

Bostona gitmeyi tercih etmem.
I would rather not go to Boston.

Restorana gitmeyi tercih ederim.
I prefer to go to the restaurant.

Kendi başıma gitmeyi tercih edeceğimi düşündüm.
I thought I would prefer going by myself.

Ben sessizce gitmeyi tercih edenlerdenim, bilirsiniz işte.
I prefer to go quietly, if you know what I mean.

Monteleoneye seninle gitmeyi tercih edeceğimi biliyorsun.
You know I would rather go to the Monteleone with you.

Başka bir doktora gitmeyi tercih ettiyse, karışamayız, değil mi?
I'm very sorry. If Jane's chosen to go to another doctor?

Başka bir doktora gitmeyi tercih ettiyse, karışamayız, değil mi?
If Jane's chosen to go to another doctor… I'm very sorry?

Başka bir doktora gitmeyi tercih ettiyse, karışamayız, değil mi?
If Jane's chosen to go to another doctor. After all, we really can't interfere, can we?

Tom gitmemeyi tercih ettiğini söylüyor.
Tom says he would rather not go.

Tom Marynin partisine gitmemeyi tercih ettiğini söyledi.
Tom said he would rather not go to Mary's party.

Gitmemeyi tercih etmem.
I would rather not go.

Gitmemeyi tercih edeceğim başrahibe.
I had rather not go out, Mother.