GITMENE IZIN ne Demek Ingilizce - Ingilizce Çeviri

• let you go
• let you leave
• allow you to go
• allow you to leave
• let you get away
• permission to go
• permission to leave
• let you walk
• letting you go
• lets you go

Gitmene izin Turkce kullanımına örnekler ve bunların Ingilizce çevirileri

Gitmene izin veriyorum.
Let you get away.

Üzgünüm Hunter. Gitmene izin veremem.
I can't allow you to leave.

Gitmene izin yok!
You have no permission to go!

Daha ileri gitmene izin veremem.
I can't allow you to go any further.

Gitmene izin veremem.
I cannot allow you to leave.

Canlı olarak gitmene izin vermeyeceğim!
I cannot allow you to leave here alive!

Gitmene izin veremem. Üzgünüm Hunter.
I can't allow you to leave.

Tekrarlıyor musun? Gitmene izin veremem?
I can't allow you to leave. Repeat it?

Belki gitmene izin veririm. Parayı almadan.
Maybe I will let you walk… without the money.

Üzgünüm Morgan ama gitmene izin veremem.
I'm sorry, Morgan, but I can't let you leave.

Henüz gitmene izin verdiğimi hatırlamıyorum.
I don't remember giving you permission to leave yet.

Üzgünüm Morgan, henüz gitmene izin veremem.
I'm sorry, Morgan, but I can't let you leave.

Henüz gitmene izin verdiğimi hatırlamıyorum.
Giving you permission to leave yet. I don't remember.

Tek başına Kattegata gitmene izin veremem.
I cannot allow you to go on your own to Kattegat.

Gitmene izin veremem. Hâlâ daha intihara meyilli olduğunu düşünüyorum.
I can't let you leave if I think you're still suicidal.

Hiçbir yere gitmene izin vermedim. Ne güzel.
How nice. I didn't give you permission to go anywhere.

Ne yapiyorsun? uzgunum, o gemiye binip gitmene izin veremem!
I can't let you leave with that ship. I'm sorry!

Her şeyi izah etmeden gitmene izin veremem, tamam mı? Anlaşma şöyle olacak.
Here's the deal. I can't let you leave without explaining everything.

Her türlü önlemi alırız… ama yalnız gitmene izin veremem.
We will take every precaution, but I cannot allow you to go alone.

Bu gece konsere gitmene izin veremem.
The thing is, I can't allow you to go to that concert tonight.

Her türlü önlemi alırız… ama yalnız gitmene izin veremem.
But I cannot allow you to go alone.- We will take every precaution.

Bir şey söylemeden gitmene izin veremem. Dedim işte.
There we are. I couldn't let you leave without saying that.

Her türlü önlemi alırız… ama yalnız gitmene izin veremem.
But I cannot allow you to go there alone. We shall take every possible precaution.

Bu, burada öylece durup onlarla gitmene izin vereceğimiz anlamına gelmiyor.
Doesn't mean we're gonna let you get away with this.

Oradaki benim oğlum! Her türlü önlemi alırız ama yalnız gitmene izin veremem.
We will take every precaution, but I cannot allow you to go alone.

İmparator, Qingzhouya gitmene izin verdi mi?
Did the Emperor grant you permission to leave for Qingzhou?

Küçük bir teşekkür bile etmeden gitmene izin veremezdim.
So we couldn't let you get away without thanking you in some small way.

Bugün özel bir işimiz yok, gitmene izin veriyorum yani.
Nothing special is happening here today, so you have permission to go.

Küçük bir teşekkür bile etmeden gitmene izin veremezdim.
Without thanking you in some small way. So we couldn't let you get away.

Sana gerçekten ne hissettiğimi söylemeden gitmene izin veremezdim.
I couldn't let you leave without telling you how I really felt.