Bir dal Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
Bir dal.
Sadece ölü bir dal.
Bir dal kırıldı.
O kadar büyük bir dal!
Bana bir dal getirin.
Benim için de bir dal çek.
O bir dal, şapşal.
Tutunduğumuz bir dal var.
Ufak bir dal yuttu!
Hayır değil, sadece bir dal.
Yani bir dal, bir sopa.
Kanın hala damladığı siyah bir dal gördüm.
Basit bir dal bile yeterli.
Dün geceki yolculukta kızgın bir dal.
Siyah bir dal gördüm, kanı damlıyordu durmadan.
İçimizden biri ölünce, bir dal kesilir.
Siyah bir dal gördüm, kanı damlıyordu durmadan.
Kendi elleriyle mimoza bir dal: bir ana sınıf.
Her bir dal, her bir sürgün her bir çimen yaprağı, mucizevi bir şekilde kaplanmıştı camla.''.
Her asker bir dal kesti ve önünde tutuyor.
İnsanlar bir zambak olup olmadığımı soruyorlar oynayan bir dal Sinekkuşunun tüyü.
Kalbimde yeşil bir dal tutarsanız, şarkı kuş gelecektir.
Günlük sağlam bombalamadan sonra ne bir çimen ne detek bir dal bulamayacaksınız.
Yüreğimde yeşil bir dal saklarsam, şarkı söyleyen kuş gelecektir….
Alınma, ama bunlar bir rakun yeşil bir bayan,bir canavar herif ve de saksıdaki bir dal.
Pahinizi kullanarak taze bir dal kesip kendi ihenizi oyacaksınız.
Yarına kadar Griswoldla evleneceksin, ve sana söz veriyorum, kızım ol veya olma, prenses ol veya olma, bir hareket,yanlış bir hareket ve boynun bir dal gibi kırılacak!
Yüreğinde yeşil bir dal saklarsan, şarkı söylemeye bir kuş gelecektir… çinatasözü.
Ve o ağacın üzerinde bir büyük dal varmış veo büyük dalın üzerinde… bir dal varmış ve o dalın üzerinde bir yuva varmış.