Köydeki insanlar Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Computer
O köydeki insanların?
Köydeki insanlar bana inandı.
Sizdiniz köydeki insanlarla birlikte yaşayan.
Köydeki insanlar dedikodu yapmaya başlamıştı.
Belki de bu köydeki insanlar hayvan düzelene kadar seni saklayabilirler.
Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
bazı insanlarinsan hakları
insan vücudu
diğer insanlarınnormal insanlarsıradan insanlarinsan sağlığı
insan kaynakları
masum insanlarıinsan ırkının
Daha
Köydeki insanlar, benden ya korkuyor ya da nefret ediyorlardı.
Köydeki insanlar o gece kayboldu.
Köydeki insanlar bunun sezeryan kesiği düşünüyorlar.
Ama köydeki insanlar yeni olan herşeye körü körüne güvenirler.
Bu köydeki insanlar, onlara bir okul verdiğim için o kadar mutlu ki beni bırakmıyorlar.
Köydeki insanlar Alice gibi düşük mevkiden biriyle bir okul öğretmeninin arkadaşlık kurmasını anlayamadı.
Fakat köydeki insanlar çok fakirdiler… ve her gece, kız uyuduğunda eve doğru süzülüp… kızın altın saçlarından bir parça keserlerdi… ve bunları para için satarlardı.
Köyün insanları doğru yol için isteklerini belirttiler.
Köyün insanları astılar yine de onu, çünkü bir zenciydi.
Köylü insanlar, Moody Tash tarafından bakılanlar.
Köylerdeki insanlar ne diye bağırır ki?
Köyümdeki insanların yarısı öldü.
Kurbanlar bu köyün insanlarının nesillerce hayatta kalmasını sağladı.
Köyündeki insanları öldüren bir hastalıktan bahsetti, adı miyasmaymış. Yunancadaki anlamını'' zehirli hava'' olarak çevriliyor.
Etini kendi köyündeki insanlara satmamalı, fakat etin civar köydeki komşulara satmak makul düşer.
Bölgedeki köylerdeki insanların heyecanı büyüdü ve Kebedenin kendi köy projelerini yapmakta kılavuzluk etmesini istediler.
Sel kontrolü yerel makamların barajın yıkılması ihtimaline karşı hazırladıkları kurtarma planı olmasına karşın,bunun bedeli büyük olacak: köyler, insanlar, tarım arazilerinin hepsi yok olabilir.
Bizim köyümüzdeki insanlar anlattı.
Küçük köylerde insanlar genellikle erkenden yatarlar.
Küçük kasaba ve köylerde insanlar yaşıyordu.
Böylece köylerde insan kalmıyor.
Köyün insanları anlamazdı.
Yazın köyler insanlarla doluyor.
Bu köyün insanları çok iyiymiş.