What is the translation of " CANNOT FIND " in Turkish?

• bulamazlar
• bulunamadı
• bulamıyor
• bulamıyorum
• bulamaz
• edemeyeceğiniz birisi tarafından tutuluyorum beni bulamayacağınız bulamayacağınız

Examples of using Cannot find in English and their translations into Turkish

Cannot find dd.
Dd bulunamadı.

The moon cannot find us.
Ay bizi bulamıyor.

I cannot find him, Jane.
Onu bulamıyorum, Jane.

I'm too early I cannot find you.
Çok erken gelmişim, seni bulamıyorum.

I cannot find Marta!
Ben Martayı bulamıyorum!

They are lost and cannot find the way.
Onlar sapmışlardır, yol bulamazlar.

I cannot find him, sir.
Onu bulamıyorum, efendim.

Those who do evil deeds cannot find peace.
Kötü işler yapanlar huzur bulamaz.

Cannot find work package.
Çalışma paketi bulunamadı.

The centre cannot find Larrick.
Merkez, Larricki bulamıyor.

Cannot find their way So I…♪.
Yollarını bulamazlar Ve ben de.

The police cannot find us easily.
Polis bizi kolay bulamaz.

Cannot find web interface skins.
Web arayüzü temaları bulunamadı.

Upgrayedd cannot find you, okay?
Upgrayedd seni bulamaz, tamam mı?

Cannot find the words to say how I feel.
Hislerimi açıklayacak kelimeler bulamıyorum.

I have failed you. I cannot find her.
Seni hayal kırıklığına uğrattım, onu bulamıyorum.

Diaz's men cannot find the Deputy Mayor here.
Diazın adamları belediye başkan yardımcısı burada bulamaz.

Unfortunately, the authorities, they cannot find him.
Maalesef yetkililer onu bulamıyor.

Edit failed. Cannot find a work package.
Düzenleme başarısız oldu. Hiç çalışma paketi bulunamadı.

They discover their destination, but cannot find the path.
Amacını keşfederler, ama yolu bulamazlar.

Local artists cannot find a place to display their work.
Yerel sanatçılar tablolarını sergileyecek yer bulamıyor.

Kluttig raids the barrack, but cannot find the child.
Çoban il il gezer ama kızı bulamaz.

Local artists cannot find places to exhibit their pieces.
Yerel sanatçılar tablolarını sergileyecek yer bulamıyor.

No matter how long he stares at it, Cam cannot find Waldo.
Ne kadar bakarsa baksın, Cam Waldoyu bulamıyor.

Unfortunately, some souls cannot find a body to enter. And they become lost.
Ne yazık ki bazı ruhlar girmek için bir beden bulamaz ve kaybolurlar.

But constantly searching for something she craves but cannot find.
Ama sürekli arama o yalvarır bir şey için Ama bulamıyorum.

Many young people in the region cannot find jobs. Laura Hasani.
Bölgede pek çok genç iş bulamıyor. Laura Hasani.

Where Chuckie Loeder works. Meanwhile, my crackerjack investigator cannot find the art supply store.
Bu arada eşsiz araştırmacım Chuckie Loedern çalıştığı resim malzemeleri dükkânını bulamıyor.

For something she craves… but cannot find. But constantly searching.
O yalvarır bir şey için… Ama bulamıyorum. Ama sürekli arama.

My thoughts have left no track, and I cannot find the path again.
Düşüncelerim hiçbir iz bırakmış, ve ben yine yolunu bulamıyor.