What is the translation of " DIDN'T HAVE THE COURAGE " in Turkish?

• cesareti yoktu
• cesaret edemedim
• cesareti bulamadım
• cesaretim olmadı
• cesaretim yoktu
• cesaret edemedi

Examples of using Didn't have the courage in English and their translations into Turkish

I didn't have the courage.
Buna cesaretim yoktu.

I felt so guilty that… I didn't have the courage to see you.
O kadar suçlu hissediyordum ki seni görmeye cesaret edemedim.

I didn't have the courage.
O kadar cesaretim yoktu.

I should have told you this yesterday, but I didn't have the courage.
Bunu sana dün söylemeliydim… ama cesaret edemedim.

But I didn't have the courage.
Fakat o cesareti bulamadım.

Didn't have the courage. I left him in the garbage.
Cesaret edemedim, bir çöp kutusuna bıraktım.

When they died, I didn't have the courage to come home.
Onlar öldüğünde eve gelecek cesaretim olmadı.

I didn't have the courage to do that.
Bunu yapmaya cesaretim yoktu.

When I first saw you… I didn't have the courage to speak to you.
Seni ilk gördüğümde seninle konuşmak için cesaretim yoktu.

I didn't have the courage to come here Boss.
Patron. Buraya gelmeye cesaretim yoktu.

Boss… I didn't have the courage to come here.
Patron. Buraya gelmeye cesaretim yoktu.

I didn't have the courage to tell anyone… not even Nato.
Kimseye anlatacak cesareti bulamadım, Natoya bile.

But I didn't have the courage to take it.
Ama telefonu senden alacak kadar cesaretim yoktu.

I didn't have the courage. Oh, I can give you plenty of reasons.
Cesaret edemedim. Size bir sürü neden gösterebilirim.

He just didn't have the courage to tell on himself.
Sadece kendini ihbar edecek cesareti yoktu.

He didn't have the courage to look his family in the eye.
Ailesinin gözlerinin içine bakacak cesareti yoktu.

I guess he didn't have the courage to shoot a woman.
Galiba bir kadını vurmaya cesaret edemedi.

Tom didn't have the courage to kiss Mary.
Tomun Maryyi öpmek için cesareti yoktu.

Because he didn't have the courage to do it himself.
Çünkü tetiği kendisinin çekecek cesareti yoktu.

Tom didn't have the courage to face us.
Tomun bizimle yüzleşmek için cesareti yoktu.

Tom didn't have the courage to try sky diving.
Tomun gökyüzü dalışını deneyecek cesareti yoktu.

Tom didn't have the courage to ask his boss for a raise.
Tomun patronundan zam istemeye cesareti yoktu.

Tom didn't have the courage to try doing it again.
Tomun onu tekrar yapmayı denemeye cesareti yoktu.

She didn't have the courage to talk about her husband's death.
Kocasının ölümü hakkında konuşmak için cesareti yoktu.

But I didn't have the courage to stay with her. I loved your mother.
Anneni sevdim ama onunla kalacak cesaretim yoktu.

My brother didn't have the courage to swim across the river.
Erkek kardeşimin nehri yüzerek geçmeye cesareti yoktu.

But I didn't have the courage. I should have told you this yesterday.
Bunu sana dün söylemeliydim… ama cesaret edemedim.

Tom didn't have the courage to do what he wanted to do..
Tomun yapmak istediği şeyi yapmak için cesareti yoktu.

Tom didn't have the courage to come right out and say what he believed.
Tomun dışarıya gelmeye ve neye inandığını söylemeye cesareti yoktu.

Tom didn't have the courage to refuse to do what Mary asked him to do..
Tomun Marynin onun yapmasını istediği şeyi reddedecek cesareti yoktu.