AUSHÄLT ne Demek Turkce - Turkce Çeviri S

Fiil
dayanabilecek
kaldırabileceğini
bleiben
aufenthalt
wohnen
hierbleiben
übernachten
noch
behalten
mehr
hier
gelassen
dayanabilirse

Aushält Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Der eine Knarre an den Kopf aushält.
Kafasına silah dayanmasına… laf etmesin ama.
Wer das alles aushält, liebt der sich überhaupt selbst?
Ne istiyor bu herkes kendini mi sevsin istiyor?
Wollen wir wetten, wer es länger aushält?
Kim daha uzun dayanır, iddiaya girelim mi?
Ein Streit, den das Land aushält und aushalten muss.
Ülkenin tahammül ettiği ve tahammül etmek zorunda olduğu bir tartışma.
Ich versteh nicht, wie er die Scheiße aushält.
Size söylüyorum, ben olsam bu boka katlanmazdım.
Dazu kommt, dass die Zephyr die Höhe aushält, aber nicht dafür gebaut wurde.
Ayrıca, Zephyr yüksek irtifa ile başa çıkabilir ama bunun için tasarlanmadı.
Ich wusste nicht, dass das Schiff das aushält!
Vay canına, bu geminin bunu yapabileceğini bilmezdim.
Wenn hier jemand keinen Tag ohne Essen aushält, dann die verwöhnten Gan Jin. Was?
Ne? Bir gün yiyeceksiz gidemeyecek birileri varsa, -o da şımarık Gan Jinlerdir?
Du hast mir noch nicht gezeigt, wie man Folter aushält.
İşkenceye nasıl dayanacağımı öğretmedin daha.
Das mich aushält, das… das mich liebt, trotz dem, was ich bin. Das Einzige, das mich aufbaut.
Beni yücelten, beni ayakta tutan… kim olduğumu umursamayarak beni seven kişi karım.
Ich wusste nicht, dass das Schiff das aushält!
Vay canına, bu geminin bunu yapabileceğini bilmiyordum.
Planer moderner Bahnen wissen, dass der Körper bis etwa 5 g aushält; doch die Flip Flap und ihre Zeitgenossen kamen meist auf bis zu 12 g.
Modern tur tasarlayıcıları vücudun 5 G kadarını kaldırabileceğini biliyor ama parende ve çağdaşları rutin olarak 12 Gye kadar ulaştı.
Verdammt! Ich wusste nicht, dass das Schiff das aushält!
Vay canına, bu geminin bunu yapabileceğini bilmiyordum.
Ich weiß nicht, wie er die Scheiße aushält. Mehr eine Besenkammer.
Daha ziyade süpürge dolabı gibi. Anlatsana, neden bu boka katlanıyor anlayamıyorum.
Ich bin nicht sicher, wie viel Beerdigungen das NYPD noch aushält.
NYPD daha kaç cenazeye dayanabilir emin değilim.
Aber ihr braucht besseren Stahl, damit es die Hitze aushält. Sohn, nenne es wie du willst.
Evlat, ona istediğiniz şeyi diyebilirsiniz ama… ısıya dayanabilecek iyi bir çeliğe ihtiyacınız var.
Du bist Arzt. Du weißt, wie viel Schmerz der menschliche Körper aushält.
İnsan bedeninin ne kadar acı kaldırabileceğini biliyorsun. Doktorsun.
Der erste Tisch, der ein Telefonbuch aushält, gewinnt.
Telefon rehberini kaldırabilen ilk masa kazanır.
Natürlich, das heißt, wenn Metro Man die volle, konzentrierte Kraft der Sonne aushält.
Tabii, Metro Man güneşin konsantre gücüne dayanabilirse!
Ich zeige ihm, was ein Mensch kann und aushält", dachte er.
Bir erkeğin neler yapabileceğini ve ne kadar dayanıklı olduğunu göstereceğim ona.'' diye düşündü.
Den fängt man nicht mit einer billigen Angelrute, die sechs Pfund aushält.
Kilo çekebilen, kıytırık bir oltayla kılıçbalığı yakalamaya gidilmez.
Stellen Sie das Gerät auf einen ebenen, sicheren Platz, der das Gewicht des Gerätes aushält und der nicht wärmeempfindlich ist.
Cihazı, cihazın ağırlığına dayanabilen ve ısıya karşı hassas olmayan düz, emniyetli bir yere koyunuz.
Wie viele dieser knappen Kisten dieses alte Herz noch aushält.
Bu yaşlı yürek kaç kıl payını daha kaldırabilir bilmiyorum.
Sehen wir mal, wie lange er das oben ohne Wasser aushält! Danke.
Sağ ol. Bakalım susuz yukarıda ne kadar dayanacak.
Finde mal jemanden, der deinen Scheiß länger als sechs Monate aushält.
Saçmalıklarına altı aydan daha çok katlanacak başka birini bulsan şaşarım.
Mal sehen, wie lange ein Mensch das Gewicht dieser Bestie aushält!
Bir insan müsveddesi bu canavarın ağırlığına ne kadar dayanabilecek görelim bakalım!
Der andere Typ ist in Pennsylvania- weil er keine Scherze aushält.".
Diğer kişi ise, sanırım Pennsylvaniada çünkü şaka kaldıramıyor” sözleriyle takıldı.
Warte ein paar Tage,dann fragst du dich, wie man es da draußen aushält.
Birkaç gün bekle. O zaman dadışarıda durmaya nasıl dayandıklarını merak edersin.
Machen Sie sich Sorgen, ob ein schwarzer Spieler den Druck auf nationaler Ebene aushält?
Siyah oyuncular, ulusal seviyede… baskıyı kaldırabilirler mi sence?
Das Laminat wird in Klassen eingeteilt, je nachdem, wo es eine besondere Belastung aushält.
Laminat belirli bir yük dayanabilir yere bağlı olarak sınıflara ayrılır.
Sonuçlar: 38, Zaman: 0.0559

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce