DROHENDE ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• tehdidi
• yaklaşan
• tehditkâr
• yakın
• tehlikesine
• tehdit
• tehditkar

Drohende Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Drohende Gefahr!
Yakın tehlike!

Verdacht auf drohende Abtreibung.
Tehdit altındaki kürtaj şüphesi.

Drohende Auseinandersetzung.
Tehdit tartışma.

Es bedeutet"drohende Gefahr". Ja.
Evet. Bu'' yakın tehlike'' demek.

Drohende Worte an die Manager.
Yöneticilerden Tehditvari Sözler.

Er schickte mir einige Emails.- Drohende?
Bana birkaç e-posta attı.

CIA-Folter und drohende Diktatur.
CIA işkenceleri ve diktatörlük tehdidi.

Drohende Arbeitslosigkeit steigert noch zusätzlich den Druck.
İşsizlik tehdidi bu baskılandırmayı daha da artırır.

CIA-Folter und drohende Diktatur.
CIA işkenceleri ve diktatörlük tehditi.

Aber die drohende Gefahr von der blauen ist nicht Ihre größte Sorge.
Ama mavi yaklaşan tehlikenin en büyük ilgilendirmez.

Konflikte und sogar drohende Spaltung.
Onlar kavga ve hatta ayrılık tehdit.

Das drohende Verhalten des iranischen Regimes wird nicht toleriert.“.
İran rejiminin tehditkâr davranışı tolere edilmeyecek.

Plazentalösung oder drohende Fehlgeburt;
Plasenta previa veya kürtaj tehdidi;

Eine drohende Diktatur des Glücks lässt keinen Raum dafür übrig, auch einmal unglücklich zu sein.
Mutluluk diktatörlüğü tehdidi, mutsuz olmaya pek alan bırakmıyor.

Tyrannen und die drohende Suspendierung waren.
Kiloluk zorbalar ve askıya alınma tehdidi idi.

Ihr Leibwächter warf mir den ganzen Abend drohende Blicke zu.
Fedaileri gece boyunca bana tehditkar bir görüntü verdiler.

Gefahr- Risiko oder drohende Möglichkeit, dass etwas Schlimmes passiert.
Tehli̇ke- kötü bi̇r şey olma i̇hti̇mali̇ ya da ri̇ski̇.

Etwas dringenderes, als eine drohende Mordanklage?
Yaklaşık cinayet masrafından daha fazla basan bir şey?

Das drohende Déjà-vu-Erlebnisse zeigt die Notwendigkeit neuer massenhafter Proteste.
Yaklaşan dejavu deneyimi, yeni kitlesel protestolara duyulan ihtiyacı gösteriyor.

Zum Beispiel, um Sie über die drohende Gefahr zu informieren.
Örneğin, yaklaşan tehlike konusunda sizi bilgilendirmek amacıyla.

Die drohende Abspaltung Kataloniens ist ein schwerer Schlag gegen das europäische Projekt.
Katalonyanın olası ayrılığı Avrupa projesi açısından da ağır bir darbe olur.

Wiederverwendbare Fläschchen, unsichere Injektionen Drohende Patienten.
Yeniden Kullanılan Şişeler, Güvensiz Enjeksiyonlar Tehdit Eden Hastalar.

Dasselbe gilt für die drohende Abschiebung unter den meisten Hispanic Americans.
Aynı şey, çoğu İspanyol Amerikalı arasındaki sürgün tehdidi için de geçerlidir.

Ihre Spuren an der Pflanze sind eines der ersten Anzeichen für die drohende Bepflanzung.
Bitki üzerindeki izleri tehlikeyi tehdit eden dikimin ilk işaretlerinden biridir.

Menstruation kann eine drohende Täuschung von Freunden und Angehörigen anzeigen.
Menstruasyon, arkadaşlardan ve sevdiklerinizden gelen aldatmacaya tanıklık edebilir.

Panikstörung- sterben Person erfahrt Plötzlich lähmende Terror oder drohende Katastrophe.
Panik bozukluğu- kişi aniden felç eden bir terör veya yakın bir felaket hissi yaşar.

Der drohende Glanz hebt die anhaltende Gefahr des Strahlungsausbruchs aus dem Krieg hervor.
Tehditkar parlaklık, savaştan kaynaklanan radyasyonun çöküş tehlikesini vurgular.

Zuallererst will er auf dem Papierblatt einen Blitz und drohende schwere Wolken sehen.
Her şeyden önce, kağıt tabakasında yıldırım ve tehditkar bir ağır bulut görmek istiyor.

Der drohende Glanz hebt die anhaltende Gefahr des Strahlungsausbruchs aus dem Krieg hervor.
Tehdit altındaki parıltı, savaştan kaynaklanan radyasyonun devam eden tehlikesini vurgular.

Ständig verwechseln wir das herrschsüchtige, drohende und feindselige Verhalten dieser Männer mit Stärke.
Bu erkeğin, kontrol edici, tehditkâr ve düşmansı davranışlarını güçlülük sayıyoruz.