Erfroren Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Halb erfroren.
Erfroren… verhungert.
In der Abfahrt erfroren!
Hem çıkışta dondu.Mann erfroren in der Rah.
Üç adam serende dondu.Meine Hände… sind erfroren.
Ellerim… donmuş durumda.Mann erfroren in der Rah. Kälte?
Ya soğuk? Üç adam serende dondu.Erst gegrillt, dann erfroren“.
Önce kuruttular sonra dondurdular''.Erfroren im Kühlwagen 9:20.
Dondurucu soğukta konteynerde kalıyorlar 09:18.Kälte? 3 Mann erfroren in der Rah.
Ya soğuk? Üç adam serende dondu.Zwei Babys im Gazastreifen erfroren.
Gazzede İki Bebek Soğuktan Öldü.In Polen erfroren zehn Menschen!
Polonyada 10 Kişi Donarak Hayatını Kaybetti!Ihr Kind sei erfroren.
Çocuklarının donmakta olduğunu söylemişlerdi.Es war tot, erfroren am letzten Abend des alten Jahres.
Eski yılın son gecesinde donarak ölmüştü.Bin fast erfroren.
Neredeyse donacaktım. Harika. O kahrolası uçakta.Schnee in Israel: Zwei Babys im Gazastreifen erfroren.
Gazzede İki Bebek Soğuktan Öldü.Viele Menschen erfroren auf den Straßen.
Sokaklarda birçok kimseler donmuştur.Menschen und Tiere erfroren.
Man findet mich nackt und erfroren auf halben Wege zur argentinischen Station.
Düşünsene… Arjantin üssünün yarı yolunda… seni çıplak ve donmuş bulmuşlar.In Krankenhäusern Kranke erfroren.
Hastanelerde hastalar donmaktadır.Die meisten Soldaten erfroren oder verhungerten.
Askerlerin çoğu dondu veya açlıktan öldü.Ihre Gefühle scheinen wie erfroren.
Ehrlich, ich bin… fast erfroren und verhungert.
Açıkçası az kalsın açlıktan ve soğuktan ölecektim.Ich wäre fast ertrunken und erfroren.
Az kalsın boğuluyordum ve donuyordum.Ich hab gesehen wie Universen erfroren und Kreaturen verbrannten!
Evrenlerin donduğunu, yaratıkların yanıp bittiğini gördüm!Im Winter ist der Körper wie erfroren.
Kış vakti vücudumuz da donmuş gibidir.Erfroren, Ausgerutscht und gefallen, verhungert. ein Bein gebrochen.
Kaydı, düştü, bacağını kırdı… dondu, açlıktan öldü… ve sonra da bir şeytan onu alıp götürdü.Ich muss runter. Sieht erfroren aus!
Donmuşa benziyor! Aşağı inmeliyim!Tausenden von Soldaten sind Hände und Füße erfroren.
Üç bin garibin el ve ayakları donmuş.Winter 1961. Sie wurden alle erfroren aufgefunden.
Hepsi yataklarında ölü bulundu, donmuş halde.- 61 kışı….Ohne sie wären die Hunde wahrscheinlich verhungert oder erfroren.
Eğer o gün oradan gitmeseler köpekler belki de soğuktan veya açlıktan öleceklerdi.
