Immerzu Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Er isst immerzu.
Immerzu Regen.
Es regnet immerzu.
Sürekli yağmur yağar.Aber… immerzu beschäftigt!
Er singt immerzu.
Immerzu in einem fremden Land.
Sürekli yabancı bir ülkede.Es passiert mir immerzu.
Bana her zaman olur.Du hast ihn immerzu angetrieben!
Onu sürekli zorladın!Ich spüre ihn immerzu.
Sürekli onu hissediyorum.Ich denke immerzu an dich.
Hep seni düşünüyorum.Und dabei sang er immerzu.
Ve devamlı şarkı söyledi.Ich denke immerzu an dich.
Seni sürekli düşünüyorum.Ich muss an sie denken, immerzu.
Sürekli onları düşünüyorum.Er hat sie immerzu geschlagen.
Her zaman onu dövüyordu.Es passiert mir immerzu.
Her zaman bana böyle oluyor.Robert, immerzu am Sport gucken!
Robert devamlı spor izliyorsun!Oh, mein Gott, immerzu.
Aman Tanrım, her zaman.Immerzu wollen Sie mehr Geld.
Her zaman daha çok para istiyorsun.Nein, er singt immerzu.
O hep şarkı söyler. Hayır.Er sagte immerzu, ich sei sein Leben.
Sürekli hayatı olduğumu söylüyordu.Ich sehe ihr Gesicht immerzu.
Sürekli onun yüzünü görüyorum.Pupi spricht immerzu von Ihnen.
Pupi hep sizden bahseder durur.Du bist kein Mann mehr. Immerzu.
Bunu hep yaptın. Artık bir erkek bile değilsin.Ja. Sie hat es immerzu gesungen.
Evet, her zaman onu söyledi.Immerzu Glück, was könnte es Besseres geben?
Her zaman iyi şans, daha iyisi olabilir mi?Du musst es nicht immerzu hören.
Şunu hep dinlemek zorunda değilsin.Wir werden immerzu auf die Probe gestellt.
Biz her zaman testten geçiyoruz.Und ich kann mich nicht immerzu bestrafen.
Ben de kendimi cezalandırmaya devam edemem.Ich seh immerzu Marcos Gesicht vor mir.
Gözlerimin önünde hep Marconun yüzü var.Aidan, du kannst mich nicht immerzu bestrafen.
Aidan, beni cezalandırmaya devam edemezsin.
