Murmelte Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Schnee", murmelte der Mond.
Kar,” diye mırıldandı ay.Manchmal fragt man sich ja wirklich", murmelte Thomas.
Bazen merak ediyorum,'' diye mırıldandı Thomas.Philipp murmelte"Gute Nacht.".
Philippe esneyerek,“ İyi geceler.Wer weiß, was in diesem Wald ist?« murmelte Tanis.
Bu ormanda neler olduğnu kim bilebilir?'' diye mırıldandı Tanis.Schlafen“, murmelte die Frau,„schlafen.
İnsanlar da tercüme ediyor
Lass mich durch, Edward«, murmelte Carlisle.
Müsaade et, Edward,” diye mırıldandı Carlisle.Aksel murmelte beruhigende Worte.
Unterwegs starb«, murmelte Wotton.
Yolda öldü,” diye mırıldandı Wotton.Murmelte ich ein paar entschuldigende Worte.
Özür mahiyetinde birkaç söz söyledim.Sie war schwanger", murmelte Orben erneut.
Hamileydi,” diye mırıldandı Orben yine.Paul murmelte:"Ich erfülle meine Quote.".
Paul mırıldandı,“ Kotanı yerine getiriyorum”.Werden sie kommen?«, murmelte Albert Krüger.
Gelecekler mi?” diye mırıldandı Albert Krüger.Wow“, murmelte Thalia.„Apollo ist ganz schön heiss.“.
Vay be,'' diye mırıldandı Thalia.'' Apollon çok ateşliymiş.''.Was meinst du damit?« murmelte der junge Fischer.
Ne diyorsun sen?” diye mırıldandı genç Balıkçı.Das klingt ja nich besonders aufregend", murmelte Cery.
Kulağa çok da heyecan verici gelmiyor,'' diye mırıldandı Cery.Aksel murmelte beruhigende Worte.
Aksel, duymadığı yatıştırıcı kelimeleri mırıldandı.Der Magier muß oben sein«, murmelte der Wachtmeister.
Büyücü orada, yukarıda olmalı,'' diye mırıldandı amir.Sheriff«, murmelte Holston, bevor sie außer Hörweite war.
Şerif,” diye mırıldandı Holston, kadın duyma menzilinden çıkmadan önce.Du bist keine große Hilfe«, murmelte Colin in den Teppich.
Hiç yardımcı olmuyorsun,” diye mırıldandı Colin halıya doğru.Tja, soviel zu meinem Plan, sie alle bei eBay zu verkaufen", murmelte Clary.
Hmm, demek onları eBayde satma planım suya düştü,'' dedi Clary.Er sah mich an und murmelte:"War es nicht ein glorreicher Tag?".
Bana baktı ve mırıldandı,“ Muhteşem bir gün değil miydi?”.Mit etwas Glück wird er es nicht einmal merken, wenn sie ihn hängen", murmelte Fergus.
Şansına onu astıklarında hissetmeyecektir bile,” diye mırıldandı Fergus.Während Medea Beschwörungen murmelte, entfernte Jason den Bolzen.
Medea büyülü sözlerii mırıldanırken Jason cıvatayı çıkardı.Diese Dummen!" murmelte der alte Mann,"Sie haben meinen Namen falsch geschrieben!".
Yaşlı adam homurdanarak“ Cahil hergeleler!” demiş,“ Adımı yanlış yazmışlar da!…”.Der Mieter erhob sich zusammen und murmelte etwas in ihre Bärte.
Pansiyonerler topluca ayağa kalktı ve onların sakalları bir şey mırıldandı.Ego te absolvo", murmelte der Geistliche und wandte sich Pietro.
Ego te absolvo…,” diye mırıldandı papaz, sonra da Pietroyu dinlemeye koyuldu.Don Kondor hörte nun auf, ihn zu mustern, und murmelte:»Gut, ich danke Ihnen.«.
Eine Frauenstimme murmelte:» Feliz…« Es war das spanische Wort für»glücklich«.
Würden Sie sie freundlicherweise in meinem Index nachschlagen, Doktor«, murmelte Holmes, ohne die Augen zu öffnen.
Lütfen fihristime bakar mısın doktor?'' dedi Holmes gözlerini açmadan.Der Supervisor murmelte etwas Unverständliches, alle applaudierten und gingen, um zu brechen.
Süpervizör anlaşılmaz bir şeyi mırıldandı, herkes alkışladı ve kırılmaya gitti.
