Tresen Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Unterm Tresen.
Der Tresen ist nur für Männer.
Hinterm Tresen.
Masanın arkasında.Unter dem Tresen, direkt vor deiner Nase.
Hinter den Tresen.
Unter dem Tresen, neben der Kasse.
Tezgâhın altında, kasanın yanında.Hinter den Tresen.
Tezgahın arkasına geç.Hinter dem Tresen stand diese wunderschöne Apothekerin.
Tezgâhın arkasında çok güzel bir eczacı vardı.Hinter dem Tresen.
Tezgahın arkasında var.Hinter dem Tresen stand diese wunderschöne Apothekerin.
Tezgâhın ardında gayet güzel bir eczacı duruyordu.Max, du wischt den Tresen.
Max, tezgahı sil.Falls du wieder hinterm Tresen stehen willst, sag Bescheid.
Das Mädchen hinter dem Tresen.
Sie waren hinter dem Tresen, der Typ bedrohte Sie.
Kasanın arkasındaydınız, adam silahını size doğrultmuştu.Du kamst hinter den Tresen.
Tezgâhımın arkasına geçtin.Sieh dich um sieh den Tresen entlang in die Gesichter, die du erblickst.
Etrafına bak bara doğru bak gördüğün yüzlere.Das Mädchen hinter dem Tresen.
Tezgahın arkasındaki kız.Nachts und am Wochenende hinterm Tresen zu stehen, das wollen viele nicht mehr.
Geceleri ve haftasonları tezgahın arkasında durmak için çoğu kişi daha fazlasını istemiyor.Vielleicht irgendwo hinterm Tresen.
Tezgahın arkasında belki de.Gene, du wirst hinter dem Tresen gebraucht.
Gene, tezgahın arkasında sana ihtiyacım var.Süße, wesentlich mehr als eine Verkäuferin hinter dem Tresen.
Tatlım, tezgâhın arkasındaki bir pazarlamacıdan çok daha fazlasını kazanırsın.Er duckt sich nicht hinterm Tresen, schauen Sie nach.
Barın arkasında çömelmemiştir. Bir göz at istersen.Er hatte eine kleine Pistole unter dem Tresen.
Tezgahın altında tutar; ufacık bir tabanca.Ich stehe hinter diesem Tresen, den ganzen Tag.
Tüm gün boyunca o tezgâhın arkasında dikilip… ağzım kulağıma varana dek sırıtıyordum.Hier ist noch jemand, hinter dem Tresen.
Tezgâhın arkasında bir ceset daha buldum.Verschwinde hinter meinem Tresen, Kirk!
Çık tezgâhımın arkasından Kirk!Wenn du sie kennst, warum reden wir dann überhaupt mit diesem Trottel hinter dem Tresen?
Madem onları tanıyorsun neden masanın arkasındaki ahmakla konuşuyoruz?Und jetzt hau hinterm Tresen ab.
Şimdi tezgâhımın arkasını hemen terk et.Du versteckst Geld unterm Tresen.
Barın altında sakladığın para.Der verdammte Hausmeister hat den Tresen gebohnert!
Kahrolası hademe tezgahı cilalamış!
