ACCELERATING ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• hızlanmaya
• ivmeleniyor
• hız ile
• hızlanıyor
• hızlandırarak
• hızlandırılması

Accelerating Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Accelerating now.
Hızlanıyorum… hemen.

Continue accelerating.
Hızlanmaya devam edin.

Accelerating fast.
Çok hızlı ivmeleniyor.

Containment breach accelerating.
Sızıntı hızlanıyor.

Start accelerating, Jo.
Hızlanmaya başla, Jo.

The de-evolution is accelerating.
Geri-evrim hızlanıyor.

Accelerating at a multiple of 48 and increasing.
Katı hızlandık ve artıyor.

Rocket descending and accelerating.
Roket alçalarak hızlanıyor.

Accelerating the beam. Stage one, line up.
Işın hızlandırılıyor. Etap 1: Hizalama.

Meters per day and accelerating.
Ve hızlanıyor. Günde 8000 metre.

Accelerating the beam. Stage one, line up.
Demeti hızlandırıyoruz. Birinci aşama, sıralan.

Metres per day and accelerating.
Ve hızlanıyor. Günde 8000 metre.

Endlessly accelerating the reaction. The graphite tips are fixed in position.
Reaksiyonu sonsuza doğru hızlandırdılar. Grafit uçlar o şekilde sabit kalınca.

Rocket passing 20-mile arc and accelerating.
Roket 32 kmde ve hızlanıyor.

There appears to be an accelerating of your entire metabolism.
Tüm metabolizmanda bir hızlanma olduğu çok açık.

And now you're going to start accelerating.
Ve bu noktadan sonra hızlanmaya başlarsınız.

Again, it can be done, but accelerating the process will increase the cost.
Tekrarlıyorum, yapılabilir ama süreci hızlandırmak ücreti arttırır.

The warship is breaking off and accelerating away.
Ve hızlanıyor. Savaş gemisi uzaklaşıyor.

Time paradox accelerating particles out of our continuum into their own universe.
Zaman paradoksu hızlanan parçacıkların bizim düzlemimizden çıkıp kendi evrenlerine gitmesi.

The warship is breaking off… and accelerating away.
Savaş gemisi uzaklaşıyor… ve hızlanıyor.

Bearing 180. Rising from the planet's surface from the coordinates of the Stargate and accelerating.
Yönünde, gezegen yüzeyinden yıldız geçidinden çıkıp hızlanıyor.

Thank you, Mr. Monahan, for accelerating the process.
İşlemi hızlandırdığınız için teşekkürler Bay Monahan.

Industrial civilization has caused irreparable damage and our impact is only accelerating.
Endüstriyel medeniyetler onarılamaz hasara neden oldu ve bizim etkimiz sadece hızlandırmakta.

He was trying to create a means of artificially accelerating human physiology to the point of ascension.
İnsan fizyolojisini yapay olarak hızlandırıp yücelme noktasına ulaşmanın bir yolunu arıyormuş.

They're changing course again, and accelerating.
Ve hızlanıyorlar. Yönlerini, yeniden değiştiriyorlar.

And we can do this just by reasonably accelerating existing trends.
Ve bu sadece makul mevcut eğilimler hızlandırarak yapabiliriz.

There are many alternative explanations for the accelerating universe.
Evrenin hızlanmasına sebep olan diğer ihtimaller vardır.

And then you're going to start accelerating back.
Ve sonrasında geriye doğru hızlanmaya başlayacaksınız.

The graphite tips are fixed in position, endlessly accelerating the reaction.
Reaksiyonu sonsuza doğru hızlandırdılar. Grafit uçlar o şekilde sabit kalınca.

Could extraterrestrial beings have given us technology as a way of accelerating natural selection?
Dünyadışı varlıklar doğal seleksiyonumuzu hızlandıran bir teknoloji vermiş olabilirler mi?