FIXED ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• sabit
• tamir
• düzeltti
• düzeltildi
• onardı
• ayarladı
• ettim
• şike
• fiks
• şikeli
• halloldu

Fixed Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

And fixed.
Ve düzeltildi.

It will not be fixed.
Şike olmayacak.

Tom fixed the fence.
Tom çiti onardı.

Any indication that this game was fixed?
Oyunda şike olduğuna dair bir işaret var mı?

Willow fixed me.
Willow onardı beni.

Fixed for BSD port.
BSD ye aktarım için düzeltildi.

The Garrison fixed my eyes.
Garnizon gözlerimi düzeltti.

Tom fixed my computer.
Tom benim bilgisayarımı onardı.

How's it going? Mrs Parks fixed your coat?
Bayan Parks kıyafetini düzeltti. Nasıl gitti?

Bug Fixed in SVN.
Hata SVN de Düzeltildi.

Katherine singlehandedly fixed the computers….
Katherine bilgisayarı tek başına onardı….

Fixed now. Never happened.
Şimdi düzeltildi. Hiç yaşanmadı.

Mm-hmm. Pupils fixed and dilated.
Pupiller fiks ve dilate.

I always think these contests are fixed.
Bu yarışmaların şikeli olduğunu düşünmüşümdür hep.

Mrs Parks fixed your coat.
Bayan Parks kıyafetini düzeltti.

I just sat down with Marcus Alvarez. It's already fixed.
Marcus Alvarezle demin konuştum.- Çoktan ettim.

I think Pam fixed him a plate.
Sanırım Pam ona bir tabak ayarladı.

The gutters need to be checked and maybe fixed.
Ve belki de düzeltildi. Olukların kontrol edilmesi gerekiyor.

So Daddy fixed it for me to take a trip.
Babam da bu geziyi ayarladı.

How's it going? Mrs Parks fixed your coat.
Nasıl gitti?- Bayan Parks kıyafetini düzeltti.

Mrs Parks fixed your coat. How's it going?
Bayan Parks kıyafetini düzeltti. Nasıl gitti?

Rendezvous points and radio freqs are indicated and fixed.
Tespit edildi ve düzeltildi. Buluşma noktaları ve telsiz frekansları.

He's the man who fixed the 1919 World Series.
Dünya Şampiyonluğunda şike yapan adam.

During the Apollo 11 crisis, Katherine singlehandedly fixed the computers.
Katherine bilgisayarı tek başına onardı… Apollo 11 krizi esnasında.

It's already fixed. I just sat down with Marcus Alvarez.
Çoktan ettim. Marcus Alvarezle demin konuştum.

Katherine singlehandedly fixed the computers… During the Apollo 11 crisis.
Katherine bilgisayarı tek başına onardı… Apollo 11 krizi esnasında.

It's already fixed. I just sat down with Marcus Alvarez.
Çoktan ettim. Marcus Alvarezle demin konustum.

Mrs Parks fixed your coat. Yeah, yeah, yeah, how's it going?
Bayan Parks kıyafetini düzeltti. Nasıl gitti?

Guess what fixed that. Guess what fixed that: Two one-hour sessions.
Bunu ne düzeltti tahmin edin, tahmin edin. İki adet bir saatlik ders.

His father fixed marriages all his life but he couldn't fix a single one.
Babası hayatı boyunca düğün ayarladı ama o bir tanesini bile yapamadı.