FIXING ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• tamir
• düzeltmek
• düzeltilmesi
• onarmak
• sabitleme
• sabit
• düzeltmenin
• ayarlamıyor
• etmek
• danışıklı
• şike yapmaktan

Fixing Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

I'm fixing what I started.
Im sabitleme Ne ı başladı.

No more price fixing.
Artık sabit fiyatlandırma yokmuş.

Fixing things cost money.
Bir şeyleri düzeltmenin bir bedeli vardır.

Well, what about the price fixing?
Peki ya sabit fiyatlandırma?

Who cares about fixing the defense screen?
Savunma kalkanını onarmak kimin umurunda ki?

Uh… Uh… What about the price fixing?
Peki ya sabit fiyatlandırma?

I'm supposed to be fixing your backpack.
Ben sırt sabitleme olması gerekiyordu yaşıyorum.

She thinks everything needs fixing.
Herşeyin düzeltilmesi gerektiğini düşünüyor.

Fixing this church should be our top priority.
Kiliseyi onarmak birinci önceliğimiz olmalı.

No complaining, no fixing. No fighting, no shouting.
Şikayet yok, tamir yok. bağırmak yok, Kavga yok.

The fixing hasn't even begun yet, you son of a… Look at me.
Tamir henüz başlamadı bile, seni şerefsiz… Bana bak.

The tones of the face need fixing a bit, but no hurry.
Yüzün tonlarını biraz düzeltmek lazım ama acelesi yok.

If you're fixing the up jock find your way down we.
Eğer sabitleme iseniz kadar sporcu biz aşağı yol bulmak.

I know, but that doesn't always mean fixing my life.
Biliyorum, ama bu her zaman hayatımı düzeltmek demek değil.

Look at me. The fixing hasn't even begun yet, you son of a.
Tamir henüz başlamadı bile, seni şerefsiz… Bana bak.

Mm-hmm. He's been taking all the credit for fixing the ley lines.
Ley satırlarını düzeltmek için tüm krediyi alıyor. Mm-hmm.

Patrick, fixing in on those kinds of thoughts is unhealthy.
Patrick, bu durumu o tarz düşüncelerle düzeltmek sağlıksız.

Sometimes I see things need fixing, I do what I can.
Bazen düzeltilmesi gereken şeyler görüyor ve elimden geleni yapıyorum.

There's just some rookie mistakes that I thought needed fixing.
Düzeltilmesi gerektiğini düşündüğüm bazı çaylak hataları var.

And I'm afraid to say that fixing the situation at this point is.
Ve korkarım ki şu anda bu durumu düzeltmek.

Hello, Doctor Moss, I have a little situation that needs fixing.
Merhaba, Doktor Moss, düzeltilmesi gereken küçük bir sorunum var.

Bringing food and fixing the damage, is that destroying the Shell?
Yiyecek getirip hasarları onarmak Kabuku yok etmek mi?

Either way, one of them dies unless you change your mind about fixing that ship.
İki şekilde de… gemiyi tamir ederek fikrini değiştirmezsen biri ölecek.

That I thought needed fixing. There's just some rookie mistakes.
Düzeltilmesi gerektiğini… düşündüğüm bazı çaylak hataları var, hepsi bu.

On fixing the resurrection program, which is you. My entire future is riding.
Bütün geleceğim diriliş programını onarmak üzerine, ki bu sensin.

He's been taking all the credit for fixing the ley lines. Mm-hmm.
Ley satırlarını düzeltmek için tüm krediyi alıyor. Mm-hmm.

Change your mind about fixing that ship. Either way, one of them dies unless you.
İki şekilde de… gemiyi tamir ederek fikrini değiştirmezsen biri ölecek.

My entire future is riding on fixing the resurrection program, which is you.
Bütün geleceğim diriliş programını onarmak üzerine, ki bu sensin.

Hey! I thought we would finish fixing the ladder on the tree house.- Hey.
Hey! Ağaç evdeki merdivenin tamir işini bitirdiğimizi sanıyordum. Hey.

Even if the fountain proved anything, fixing hypothalamic dysregulation isn't gonna regenerate brain.
Fıskiye bir şeyi kanıtlasa dahi hipotalamusu düzeltmek beyni iyileştirmez.