ON-LINE ne Demek Turkce - Turkce Çeviri

• çevrimiçi
• on-line
• online
• devreye
• internette
• çalıştırın
• hatta
• devrede
• internetteki
• i̇nternette
• çalıştıracağım

On-line Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Get weapons on-line.
Silahları çalıştırın.

We went on-line four years ago.
Devreye dört yıl önce girdik.

They sell on-line.
On-line satış yapıyorlar.

On-line printer driver database.
Çevrimiçi yazıcı sürücü veritabanı.

Bring Number One On-Line.
Bir numarayı çalıştırın.

You met him on-line, so he won't know you.
Onunla internette tanıştın, kim olduğunu bilemez.

He's keeping me on-line.
Beni hatta tutmaya çalışıyor.

The on-line version of Bladet casts a lot of aspersions her way.
Bladetin online versiyonu kadının yoluna çok çamur attı.

I find everything on-line.
Her şeyi internette bulurum.

My order is to maintain on-line Defense, and we will keep it.
Sipariş on-line korumaktır Savunma, ve bunu tutacak.

Bring the weapons systems on-line.
Silah sistemlerini çalıştırın.

Enron on-line will change the markets for many many commodities.
Enron on-line pek çok emtia için piyasaları değiştirecek.

We got to get back on-line today.
Bugün devreye girmek zorundayız.

Just because I am single does not mean you can pimp me out on-line.
Şu an yanlız olmam… beni internette pazarlayabileceğin anlamına gelmez.

Maneuvering thrusters on-line, full power.
Manevra iticiler tüm güç devrede.

It would take hours to bring weapons back on-line.
Silahları tekrar devreye almak, bir kaç saat sürer.

What is a"locate a member" on-line search engine?
Üye bul'' çevrimiçi arama motoru nedir?

According to the on-line rules of baseball, all players get a turn"at bat.
Çevrimiçi beyzbol kurallarına göre herkes bir kere sopayla vuruyor.

I want that processor back on-line.
İşlemciyi devreye sokmanı istiyorum.

I have got some secondary systems on-line, including some short-range sensors.
Bazı sistemleri devreye aldım, kısa menzil algılayıcılar dahil.

Get ready to bring the grid on-line.
Sadece sistemi devreye almaya hazırlan.

You said you only engaged in on-line sex with Trey Buchman.
Trey Buchmanla sadece internette ilişkiniz olduğunu söylemiştiniz.

Mr Kim, get those weapons back on-line.
Bay Kim, o silahları tekrar çalıştırın.

I used the"locate a member" on-line search engine.
Üye bul'' çevrimiçi arama motorunu kullandım.

See if you can bring main power on-line.
Ana gücü devreye alabilir misin, bir bak.

I was just taking a break from on-line English class.
Sadece Online İngilizce dersinde küçük bir mola verdim.

She ever go with a boy she met on-line?
O hiç internette tanıştığı biriyle buluştu mu?

A little less secure. It's for making on-line security systems.
On-line güvenlik sistemlerini… güvensiz yapma konusundaydı.

I mean, actually, we met on-line first.
Yani, aslında öncesinde internette tanışmıştık.

We're expanding into internet on-line gaming.
İnternet ve çevrimiçi oyun oynatma işine giriyoruz.