Bir genç Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Iyi bir genç.
İngilterede bir genç.
Tom bir genç.
Maria ist jung.Karakter sahibi bir genç.
Der Junge hat Charakter.Tom bir genç.
Tom war ein Junge.Combinations with other parts of speech
Isimlerle kullanım
genç adam
genç yaşta
genç kızlar
genç insanlar
genç kadının
genç bir adamın
genç bir kadının
genç erkekler
genç yetişkinler
genç prens
Daha
Sarı gözlü bir genç.
Ein Jüngling mit gelben Augen.Tıpkı bir genç gibi.
Bir genç için uygun mu,?
Ist das gut für die Jugend?Çekici bir genç.
Einnehmender junger Mann.Bunu bir genç mi yapmış?
O sadece bir genç.
Sie ist nur ein Teenager.Bir genç gibi hissediyorum.
Ich fühle mich wie ein Teenager.Marinette bir genç Jag.
Marinette ist jung.Ne yakışıklı bir genç.
Welch attraktiver junger Mann.Tek bir genç yok.
Sovyet Ordusunda bir genç.
Artık bir genç değilsin.
Du bist kein Teenager mehr.Farkındasınızdır ben bir genç değilim!
Du hast gewußt, daß ich kein Jüngling bin!Evet, o bir genç kız oldu.
Genau: Aus dem Mädchen wurde ein Teenager.Beyaz Şehirden Bir Genç, Law!
Law, der Junge aus der weißen Stadt!Zayıf bir genç, koyu renk saçlı.
Schlanker, junger Mann, schwarze Haare.Bugün burada bir genç öldü.
Ein Junge ist hier gestorben.O bir genç ve öğrenecek çok şeyi var.”.
Er ist jung und kann noch viel lernen.".Tapınağa bir genç geldi.
Im Kloster ist ein Jüngling angekommen.Bir genç için alışılmadık bir durum.
Das ist ungewöhnlich für einen Teenager.Polis ve bir genç yaralandı.
Eine Polizistin und ein junger Mann wurden verletzt.Bir genç, babasının yaptığı kanatları almıştır.
Der Junge, der die Flügel nahm, die sein Vater baute.Londrada yine bir genç öldürüldü.
Schon wieder ein junger Mann in London erstochen.Ancak bir genç onları görüp Abşaloma haber verdi.
Londrada yine bir genç öldürüldü.
Erneut ist in London ein Jugendlicher ermordet worden.
