Sorularla dolu Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Sorularla dolu bir kitap.
Ein Buch voller Fragen.Dünya sorularla dolu.
Die Welt ist voller Fragen.Sorularla dolu bir testi.
Test mit Fragen füllen.Dünya sorularla dolu.
Die Welt steckt voller Fragen.Sorularla dolu bir hafta.
Eine Woche voller Fragen.Combinations with other parts of speech
Sıfatlarla kullanım
tek sorunen büyük sorunilgili bir sorunaynı sorunbir sorunuzküçük bir sorunbüyük sorunşu soruyuilgili sorunbüyük bir sorundur
Daha
Yüzün sorularla dolu.
Dein Gesicht ist voller Fragen.Sorularla dolu bir hayatı.
Ein Leben voller Fragen.Gökyüzü sorularla dolu.
Der Himmel war voller Fragen.Sorularla dolu bir kitap.
Ein ganzes Buch voller Fragen.Öyle bir yer ki sorularla dolu.
Ein Ort mit vielen Fragen.Sorularla dolu 32 yıl.
Benim mektubum sorularla doluydu!
Das Buch wimmelt von Fragen!Yaşam hepimiz için cevaplanması gereken sorularla dolu.
Das Leben ist voller Fragen, die alle beantwortet werden wollen.Mektuplar sorularla doluydu: Niçin?
Die Briefe waren voller Fragen: Warum?Bu yolculuğun hikayesi sorularla dolu.
Diese Reiseerzählung ist ein Buch voller Fragen.Heyecan ve sorularla dolu bir gün.
Geçmiş endişe verici ve alakasız sorularla doludur.
Vergangenheit ist voller Fragen und irrelevant.Geçmiş sorularla dolu ve önemsiz.
Vergangenheit ist voller Fragen und irrelevant.Brian, Carter bana bir test gönderdi, sorularla dolu. .
Brian, Carter hat mir diesen Schrieb geschickt, mit Fragen.Sorularla dolu bir gün olmaya ne başladık, gezimizin en güzel gününe dönüştü.
Was Am Anfang ein Tag voller Fragen wurde in der besten Tag unserer Reise.Sağlık, parasal durumlar, aile,gelecek… Yaşam sorularla doludur.
Gesundheit, Geld, Familie,Zukunft- das Leben steckt voller Fragen.Her yerde aradığım şey en derinimde. Bu yolculuğun hikayesi sorularla dolu. .
Alle Antworten auf meine Fragen befinden sich in dieser Reiseerzählung.Bu iklim görüşmelerini yaptığımda,sonunda insanlar genellikle tedirgin oluyor ve sorularla dolu.
Wenn ich diese Klimagespräche gebe,sind die Leute am Ende meistens aufgeregt und voller Fragen.Adam, hidrojenle çalışan bir aracı çalışırken görmek için heyecanlıydı ve sorularla doluydu.
Der Mann Asıl benim sorum dolu.
Ich habe eine geladene Frage.Çocuk sorular doludur.
Kinder sind voller Fragen.Ancak kafası sayısız soruyla dolu.
Ihr Kopf war voll mit unzähligen Fragen.Biliyorum, bu gece aklınız birçok soruyla dolu.
Ich weiß, dass ihr heute Abend angefüllt seid mit vielen Fragen.Forumlarda bu tür sorular dolu İnternet ameliyatla artırmak için mümkün Olur.
Es Ist möglich, chirurgisch zu erhöhen, Internet-Foren sind voll von solchen Fragen.Güzel, şimdi çıkarın şunu, çünkü kafamın içi bir sürü soruyla dolu ve hiçbirinin cevabı bana zerre mutluluk getirmedi.
Gut. Nehmt sie. Mein Kopf ist voller Fragen, aber keine einzige Antwort hat mir bisher den Weg zum Glück gezeigt.
